4 Cemaziyelahir 1442 | 17 Ocak 2021
 
A257D1D7-A390-443A-A8A7-3ED77B0D1AAE
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Makaleler
    • İslam Dergisi Başmakaleleri
    • Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri
    • İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri
    • Panzehir Dergisi Başmakaleleri
    • İdeal Yol
Makaleler > İslam Dergisi Başmakaleleri

Neredesin Ey Gerçek Adalet!



Ağustos 1993

Erzincan, Başbağlar köyü faciasını hiç unutmamak; bu acı hadiseden çıkartılması gereken tüm dersleri çıkarmak; bir daha tekerrür etmemesi için gereken bütün tedbirleri bundan sonra titizlikle uygulamak, olayın perde arkasını iyice aydınlatmak; katliamı planlayan, uygulayan ve onları saklayıp himaye edenleri mutlaka bulmak lâzım...

Görgü şahitlerinin ifadelerine göre katiller, Sivas olaylarının ve eski 1938 Dersim İsyanı harekâtının intikamını aldıklarını söylemişler. Bu ifadelerden onların kesinlikle “Alevî” oldukları ortaya çıkıyor.

Halbuki Sivas Madımak Oteli’nde çıkartılan yangından, boğulmak üzere olan birçok kişiyi cansiperâne çalışarak kurtaranlar Muhsin Yazıcıoğlu’nun partisinden “Sünnî” kardeşlerimiz, halkı yatıştırmak için büyük gayret gösteren kişilerden biri çok değerli ve çok dindar Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu dostumuz. Demek ki olay kesinlikle Sünnîlerle Alevîler arasında bir mezhep çarpışması değil, halkın inanç ve hissiyatını sorumsuzca tahrik ve rencide edenlere karşı bir reaksiyon... Yoksa şehrin Alevî mahallelerine karşı da bir hücum ve hareket olur, her yerde çatışma çıkar, kan gövdeyi götürürdü...

1938 Dersim harekâtına gelince:

Olay Cumhuriyet hükümetinin, orada çıkan tecavüzleri ve isyanı bastırmak için 1937 ve 1938 yıllarında yaptığı askerî bir harekâttır, Sünnîlerle katiyen ilgisi yoktur. O zaman devletin başında reîs-i cumhûr olarak Atatürk ve hükümetin başında başbakan olarak İsmet İnönü (ve daha sonra Celal Bayar) vardı. Harekâta, Bakanlar Kurulu karar vermiş ve 3. Ordu birlikleri uygulamıştır. Olayın Alevîlik ve Sünnîlikle ilgisi yoktur. Bunun sonucu haklı-haksız bölgedeki hem Alevî hem Sünnî halk zarar görmüş, birçok can yanmış, birçok aile, başka yerlere sürgün gönderilmiştir. Hatta çok dindar, aklı başında, dürüst bir aile de ta Çanakkale’ye, bizim köye sürgün gönderildiği için işin mahiyetini iyi biliyoruz.

Çoğunun, spor ayakkabılı 15-20 yaş arası, birazının da 20-30 yaş arasında bulunduğu söylenen katiller, bu olayın iç yüzünü doğru bilselerdi, her halde, “yaşasın PKK” ve “yaşasın SHP” diye slogan atamazlardı (Çünkü SHP’nin başında şimdi, o zamanki Dersim harekâtını uygulatan İsmet İnönü’nün oğlu Erdal İnönü var. Ama yine de katillerin ve PKK’nın o partiye bir sempati duydukları üzerinde ciddi olarak durmak gerekir).

Şehit edilenler bizim yakın kardeşlerimiz, hac arkadaşlarımız idi; sadece Sünnî oldukları için nahak yere, suçsuz olarak, zulmen ve gadren öldürülmüşlerdir. Başkalarının intikamı, haksız ve mantıksız olarak onların üzerinde icra olunmuştur.

Katiller, bu fecî ve şenî cinayeti, bu kadar engelsiz ve pervasız, rahatlık ve kolaylıkla, bu kadar uzun süren saatler boyu, aheste aheste nasıl işleyebildiler? Ellerindeki telsizle kimden emir alıyorlardı? Civardaki askerî birlikler, karakol ve resmî daire telsizleri, bu telsiz konuşmalarını mutlaka duydukları halde, neden olaya hiç müdahale olmadı? Telsizde son katliam emrini, “Hiç acımayın, hepsini öldürün.” talimatını kim verdi? Yakalanan sanıkları, söylenildiğine göre, kimler Erzincan’a gidip, hâkim ve savcılarla konuşup, valinin ısrarına rağmen tahliye ederek salıverdi? Başından beri bu mazlumların feryatlarına karşı, bazı basında ve resmî mercîlerdeki manidar ilgisizlik, sağırlık ve vurdumduymazlığın sebebi ne? Niye bu bîçarelere sahip çıkılmadı, niye hâlâ üvey evlat muamelesi görüyorlar?

Bu soruların cevabı tatminkâr olarak verilemezse, birçok ilgili, şaibe ve zan altında kalacak, adalet teşkilatına ve hükümetin asayiş güçlerine güven zedelenecek, mağdur ve mazlumlar haklarını bundan sonra bizzat korumak, aramak ve sağlamak zorunda kalacaklar. Türkiye’nin iç ve dış itibarı, huzur ve düzeni büyük ölçüde zarar görecektir.

Dikkat, kuşku, merak, teyakkuz, nefret ve dehşet içinde sabırsızlıkla bekliyoruz:

Katilleri mutlaka bulun, hak ettikleri cezaları mutlaka verin.

Ey ilgili ve sorumlular!

Katillere, yakınlarınız bile olsa asla taviz ve yüz vermeyin ki siz de helak olmayasınız!

*


iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et