6 Cemaziyelahir 1442 | 19 Ocak 2021
 
89CADE1A-BFD6-47AF-AA5E-7FAB6EDCDDBC
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Soru-Cevap
    • Sık Sorulan Sorular
Soru-Cevap > Sık Sorulan Sorular

SİGARA TÜTÜN vb. İLE İLGİLİ KONULAR



 

SORU: İslama göre sigaranın hükmü nedir?
CEVAP: Konuya girmeden önce iki hususa değinmek istiyorum: Birinci husus; İslâm dini beşeri değil, ilahi ve bağımsız bir nizamdır. Hiçbir kimsenin tekelinde değildir. Hatta Peygamber (sa.)'in dahi onda tasarruf etme yetkisine sahip değildir. Bunun için o, Allah'ın yarattığı insanların kanunlarına uydu olamaz. İslâmi hükümleri beşeri kanunlara uydurmaya çalışmak, yanlıştır. İslâm ne ise onu olduğu gibi açıklamamız lâzımdır. İnsanlar memnun olsun veya olmasın o bizim görevimiz dışındadır. Aksi takdirde onu tahrif etmiş oluruz. Hepimizin bildiği gibi bugünkü nizam laik olup dine dayalı değildir ve onu hesaba da katmaz. Yani, laik meclis kanun çıkarırken "acaba bu kanun tasarısı İslama uygun mu değil mi?"' diye endişe etmez ve onu ölçü de almaz.
Durum böyle iken müslüman görünen ve İslama hizmet etmekten söz eden bazı kimseler, İslâmın bir çok hükmünü mevcut nizama uydu hâline getirmeye çalışıyor. "Dinimiz de laik sistem istiyor. O sadece itikad, ibadet ve ahlâktan ibarettir. Dünya işlerine karışmaz, onları devlete bırakıyor." diyor. Peki miras, faiz, zina, kazıf, iftira, katil, hırsızlık, içki, kumar ve benzeri meselelerle ilgili ayet ve sahih hadisleri ne yapacak, onları nerde saklayacaktır. Onları saklamak mümkün değildir. Başka bir misâl veımek istiyorum; Zekât ve fitre, Kur'ânı Kerim'de zikredilen sekiz gruba verilmesi gerekir. Başka kimselere, hatta camii ve medrese gibi yerlere dahi verilmez. Durum böyle olduğu halde samimi olmayan bu tip insanlar fitre ve zekâtın, Türk Hava Kurumuna verilmesi için fetva çıkardılar. Ben "Türk Hava Kurumuna yardım edilmesin" demem. Yardım edilsin. Ama fitre ve zekât, ona verilmez.
İkinci husus; demin dediğimiz gibi İslâm dini, beşeri değil semavidir. Hikmet ve hükümlerini belirtirken onu ortaya atılan şu veya bu teorinin tekeline bağlamak henüz o teorinin durumu vuzuha kavuşmadan "İslâmda böyledir. İslâm da onu emrediyor." diyerek Kur'ânı Kerim'in veya Hadisi Şerifin nas ve ibarelerini zorlamak doğru değildir. Zamanla bu teori gerçeğe ters düşebilir. O zaman tevil ve zorlama sebebiyle İslâmın lekelenmesine vesile olur. Buna iki misâl vermek istiyorum Milattan önce Yunan filozofları güneş sabit yer küresininde onun etrafında dönüp dolaştığını söylüyorlardı. Bu görüş uzun zaman hüküm sürdü. Ama birkaç asır sonra başka filozoflar ayrı bir teoriyi ortaya atarak; yerin sabit, güneşin onun etrafında dönüp dolaştığına hüküm verdiler ve bu teoriye asırlarca inanıldı. Hatta birçok tefsir ve fıkıh kitaplarında ona yer verildi. Hikmet ve felsefe kitaplarında okutuldu. Sanki dinimizin görüşü böyledir. Son zamanlarda ise ilim, bu teoriyi reddederek hem güneşin kendi yörüngesinde hem de yerin onun etrafında gezdiğini ispat etti. Halbuki Kur'ânı Kerim açıkça güneşin kendi yörüngesinde dolaştığını ifade ediyor.
Margarina yağlan Türkiye'de imal edilip yenmeğe başladığı zaman birçok tabib, "Hayvani yağları zararlı ve damar sertliği yapar. Margarina yağı ise hafif, zararsız ve sıhhidir. Onu yemeklerde kullanmak lâzımdır." diye açıklamalarda bulundular. Son zamanlarda ise tabiplerimiz, fikirlerini değiştirerek. "Margarin yağı zararlıdır, damar sertliği yapar ve sıhhi değildir" diyorlar. İşte bundan hareket ederek Kur'ânı Kerim ile Sünneti Seniye'de hükmü belirtilmemiş meselelerin İslâmi hükmünü teorilere bağlamak doğru değildir. Yani şunu demek istiyorum İslâm dini bağımsız ve ilahi bir nizamdır. Onu beşeri nizama uydu yapmak doğru olmadığı gibi. tıbbın teorilerine de uydu yapmak doğru değildir.
Şimdi sigaranın İslâm'a göre hükmünün ne olduğunu kısaca belirtmeye çalışacağım. Sigara saadet asrında ve müçtehidler denilen büyük İslâm hukukçularının zamanında yoktu. Müspet veya menfıi olarak ondan söz etmemişlerdi. Sigaranın da ana memleketi Fransa'dır. 1070 Miladi tarihinde bir Fransız tarafından yetiştirilip kullanılmış, sonra Fransa dışına ihraç edilmiştir. Durum böyle olmakla beraber, cihan şümul olan İslâm dininin kaynağı olan Kur'ânı Kerim ile sünnetin ışığı altında hükmünün ne olduğunu anlamak mümkündür. Her zamanda bulunmaları gereken müçtehidler, onun hükmünü Kur'ân ve sünnetten istinbat edebilirler. Saadet asrında ve ona yakın zamanda Afyon denilen uyuşturucu madde yoktu ve İslâm aleminde bilinmezdi. Ancak Hülâgû, İslâm alemini istila ettiği zaman askerleri onu İslâm diyarına sokmuşlardı. Çok zararlı ve yuva yıkıcı olduğundan zamanın müçtehid ve alimleri, hükmünü ortaya koymak için münakaşasını yaptılar ve neticede haram olduğuna dair karar verdiler. Zira insanı diğer hayvanlardan üstün kılan birkaç meziyet vardır. Bunların başında akıl meziyeti gelir. Şarap, akıl terazisini zedelediği için Allahû Teâlâ onu yasakladığına göre elbette Afyonu ve benzeri şeyleri de yasaklayacaktır. Şarap ile Afyon arasında müşterek bir illet vardır. O da sekir ve aklı izale etmektir. Aynı zamanda bu illet Afyonda daha kuvvetli ve asıldır. O, hem aklı, hem vücudu uyuşturur. Bünyeyi tahrip edip yıkar.
Yalnız sigaranın haram olduğuna dair kesin bir delil yoktur. Bunun için İslâm hukukçuları ihtilâf etmişlerdir. "Helâldir" diyenlerin başında Abdul Gani Ennablûsi, Ali El Echuri Hafni ve Halid Bağdadi gelir. Bu zat aynı zamanda İbnü Abidin'in hocasıdır. Bu zat sigara içiyordu. Irak'tan Şam'a gidip yerleşince Şam alimleri kendisini ziyarette bulundular. Alim ve amil olduğu için onların muhabbet ve takdirlerini kazanmıştı. Ancak sigara içtiği için tenkide maruz kalmıştı ve bu sebeple bir gün onları sohbete davet etti. Bir araya geldiklerinde sigaranın durumunu ele aldılar ve yapılan münâkaşadan sonra, sigaranın helal olduğuna dair karar verdiler. Sonra da Halidi Bağdadi onların hatırı için sigarayı terketti. Hatta Hafni ve Halebi gibi zevatlar daha ileriye giderek. "Zevcenin sigara tiryakisi olduğu takdirde, onun kocası nafakasını vermekle mükellef olduğu gibi sigara parasını da vermekle mükelleftir" diyorlar. Şafiî alimlerinden İmam Bacuri sigara hakkında üç hüküm vardı: 1- Fakir ve hasta olan kimse için haramdır. 2- Bir kimse onu terkettiği taktirde hastalanıp zarar görecekse kendisi için vaciptir. 3- Böyle olmadığı takdirde tenzihen mekruhtur, diyor. "Sigara içmek haramdır" diyenlerin başına ŞurCınBulali, Şabravi ve Kalyûbi gibi zevatlar gelir. Bunların delili; sigara vücuda büyük zarar verdiği gibi büyük israfa da vesiledir. Aynı zamanda nefret veren bir koku etrafa yayar. Peygamber (sa.) şöyle buyurmuştur: “Soğan, sarımsak yiyen kimse camimize yaklaşmasın. Çünkü, insanlar ondan rahatsız oldukları gibi melekler de ondan rahatsız olurlar” (Buhari). Peygamber (sa.)'in bu hadisine bakılırsa sigara içen kimsenin, hiçbir zaman camiye gitmemesi lâzımdır. Çünkü; sigara kokusu adı geçen şeylerden daha kerih ve nahoştur. Hülâsa Sigara hakkında eskiden de şimdi de çok şey söylenmiş ve söylenmektedir. "Haramdır" diyen olduğu gibi "Helâl" dır diyende olmuştur. Kesin bir neticeye varılamamıştır. Ancak biz kati olarak şunu diyebiliriz. Sigaranın zararı kesin ve umumi olarak tıbben sabit ise dinen de haramdır. İçilmesi caiz değildir. Aksi taktirde. "Haramdır" diyemeyiz. Çünkü; bu gibi şeylerde açık hüküm varid olrnadığı takdirde menfaat varsa veya zararsız ise helâldir. Zararlı ise haramdır.
 
SORU: Dünyanın her ülkesinde sigara veya tütün denilen şey içilmektedir. Helâldir diyen olduğu gibi haramdır diyen de vardır. Bu hususta siz ne dersiniz?
CEVAP: Sigara veya tütün denilen şey, asrı saadette ve müctehid'ler asrında olmadığı için hakkında ne âyet, ne hadis ve ne de müctehidlerin sözü vardır. Çünkü tütün 1070 milâdi yıiında ilk önce bir Fransız tarafından yetiştirilip ortaya çıkmıştır. Böyle olmakla beraber mutlaka cihân-şümül olan İslâm dininde hükmü vardır. Onu Kur'ân ve sünnetin ışığı altında beyan etmek için çaba göstermek lazımdır. Asrı saadette afyon denilen uyuşturucu madde de yoktu ve tanınmıyordu. Hakkında ne âyet ve ne de hadis vardır. Ama aklı izale edip sarhoş eden şarabı yasaklayan İslâm dini mutlaka aklı izale etmekle beraber vücudu da uyuşturan afyonu da yasaklayacaktır. Bunun için ulema, afyonu yasaklayarak haram olduğunu beyan etmişlerdir. Sigara da çıktığı ve halk arasında yayıldığı zaman fukaha onun hükmünü ortaya çıkarmak için araştırmaya başladılar. Bu hususta birlik sağlanmadı ise de çoğu Hakkında nass varid olmadığı için mubahtır demişlerdir. Hatta Şafiî ulemasının bir kısmı Zevce, sigara tiryakisi ise nafakası kocasına vacib olduğu gibi sigara parası da ona vaciptir, dediler. Meşhur ve Müceddid olarak bilinen Mevlânâ Hâlit zıfl Cenâheyn de sigara içiyordu. Haram olsaydı böyle salih bir kimse içmesine devam etmezdi. Ancak bir kimse için kesin olarak zararlı ise veya onu içen kimse fakir olup çocuklarını ve aile efradını fakr ve zaruret içerisinde bırakırsa, onların nafakalarını tütün ve sigaraya verirse haram olmasında şüphe yoktur.



iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et