İlimler baş döndürücü bir hızla değişip gelişiyor. Bizim istikbalimizi çok yakından ilgilendiren Balkanlar, Kafkasya, Ortadoğu ve Orta Asya’da çok mühim siyasî olaylar cereyan ediyor. Samimiyetle yöneldiğimiz, aralarına katılma kararını verdiğimiz Batı ülkeleri, maalesef bize karşı samimi ve iyi niyetli değiller. Batı’dan, Kuzey’den bizden ilim ve teknolojide daha ileri durumda olan ülkelerin sinsi faaliyetleri ve gizli husumet ve kinlerine mâruz bulunuyoruz. Ülkemizi parça parça bölmek, bizden ayırmak, Rumlar’a, Ermeniler’e, yahudilere vermek için var gücüyle çalışan güçlü ve geniş imkânlı, gizli teşkilatlar var. Dostumuz ve müttefikimiz olması gereken müslüman ülkeler zayıf, geri, cahil ve gafil...
Bu vahim şartlar karşısında ne yapmamız lazım; bize kim yâr ve yardımcı olabilir; korkunç tehlikelerden halkımızı, imanımızı, kültür ve medeniyetimizi nasıl koruyabiliriz? En güncel, en acil, en hayati, en mühim meselelerimiz bunlar, bu sorular ve cevapları...
Kendimizi olayların akışına, rehavete, tembelliğe, nemelâzımcılığa bırakamayız; yapacağımız işin büyüklüğü, düşmanlarımızın çokluğu ve kuvveti bizi yıldırmamalı; çünkü Allah’a inanıyor, asıl hayatın âhiret hayatı olduğunu biliyor; Allah bize yardım ederse, kimsenin bizi yenemeyeceğine kâni bulunuyoruz.
Süper devletler, hıristiyan ve yahudiler, putperest ve müşrikler, komünist ve ateistler İslâm’ı en büyük rakip ve hasım görüyorlar, dünyanın her yerinde müslümanları ezmeye, yok etmeye çalışıyorlar. Bizim de var gücümüzle İslâm’a sahip çıkmamız, müslümanları her yerde korumamız, mazlum ve mağdurlara her yerde yardımcı olmamız, onların her yerde ve her zaman –her ne pahasına olursa olsun– imdatlarına yetişmemiz lazım. Dünyadaki izzet ve selametimiz, âhiretteki huzur ve saadetimiz büyük ölçüde buna bağlı.
O halde derhal kollarımızı ve paçalarımızı sıvamalı; kendimizi, aklımızı ve bütün imkânlarımızı seferber eylemeli, âdeta bir maddî ve mânevî seferberlik ve sıkıyönetim içine girmeliyiz.
Önce sımsıkı ilme sarılmamız gerekiyor. Kardeşlerimizin her biri ciddi bir ilim adamı olmaya çalışsınlar! Dünyadaki bütün ilimleri, yenilikleri, buluşları, keşifleri çok yakından takip edelim, öğrenelim, fişleyelim, bilgisayarımıza depo edelim, yükleyelim. Kendimiz de yeni özel araştırmalar yapalım, kimseye muhtaç olmadan işlerimizi görmeye çalışalım, gerekirse yeni aletler, cihazlar, metotlar ortaya koyalım; kendi çalışma sahamızda dünyada bir tane olmaya, en yüksek ilim seviyesine yükselmeye gayret edelim. İlme, kitaplara, meslekî dergilere, özel çalışma ve araştırmalara gücümüz yettiğince çok meblağ ayıralım. Rakipten daha çok çalışıp, ondan daha öne geçelim.
Sonra malî ve iktisadî bakımdan çok kuvvetli olmaya yönelelim, dev şirketler kuralım (ilmî araştırmaları da bunlar daha güzel yaparlar). Bunun için küçük tasarruflarınızı birleştiriniz. Ölü ve atıl sahalara boş yere para bağlamayınız. Mesela: Bizim şahsen kurduğumuz Server Holding Sosyal Hizmetler ve Şirketler Grubumuza siz de üye olunuz, sermayelerinizi orada işletmeniz –Allah’ın izniyle– sizin şahsî işletmenizden çok daha kârlı olabilir.
Atılımlarınızda sadece yurt içinde kalmayınız, mümkünse yurt dışında da sağlam ve garantili işyerleri edinmeye yöneliniz! Özellikle geri kalmış müslüman ülkelere yardımcı olmaya, bilgi, görgü ve teknolojik birikimlerinizden onları faydalandırmaya gayret ediniz; çünkü ileri, gayrimüslim ülkeler onları çok kandırıyor, merhametsizce sömürüyor.
Mümkün oldukça düşman ve rakiplerin üretimlerini, mallarını kullanmayınız, çünkü onlar parayı bizden kazanıyor, sonra bizim aleyhimize kullanıyorlar. Müslüman milletlerin ürettikleri ürün, eşya ve malları tercih etmekle, İslâm’a dolaylı yoldan yardım etmiş olacağınızı asla aklınızdan çıkartmayınız.
Çok kötü niyetli düşmanların, bize çok ciddi birtakım tecavüzlere kalkışabileceklerini daima hatırda tutunuz, hazırlık yapınız, tedbir alınız. İyi biliniz ki düşmanlar aslında göründükleri kadar kuvvetli değiller; biz hazırlıklı olursak bize saldırmaktan korkarlar. Buna rağmen, “Eğer saldırırlarsa ne yaparız?” diye çok ciddi mukabil planlar hazırlamak lazımdır. “Onların can damarı neresidir, ne yaparsak onları etkisiz hale getiririz?” sorularının cevaplarını şimdiden bulmak zorundayız. “Mücadelemiz uzarsa, üretim, ikmal ve takviye nereden olabilir? Çoluk çocuklarımızı nerede emniyetle barındırabiliriz?” gibi konuları da iyice düşünmemiz şarttır.
Durumun ciddiyet ve vahametine rağmen, tüm gayrimüslim millet ve halkları yekpare bir bütün olarak bize düşmanlık edecek diye düşünmek de hatalıdır. Onların içinden bizlere sempati duyabilecekler üzerinde çok ciddi kültürel ve sosyal çalışmalar yapmak, bunun için organizasyonlar kurmak çok mühim bir vazifedir. Bizler inşaallah bu hususta yeni bazı çalışmalar başlatmak niyetindeyiz. Hepinizin bunlara katılmasını dileriz.
Takriben Haziran 1995’te başlayacak yeni hicrî yılın İslâm ve müslümanlar için başarılı, hayırlı, uğurlu olmasına el birliği ile gayret edelim.
Allah muînimiz, tevfîk refîkimiz olsun!
*