11 Cemaziyelahir 1442 | 24 Ocak 2021
 
89CADE1A-BFD6-47AF-AA5E-7FAB6EDCDDBC
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Soru-Cevap
    • Sık Sorulan Sorular
Soru-Cevap > Sık Sorulan Sorular

YİYECEK VE İÇECEKLERLE İLGİLİ KONULAR



 

SORU: Helâl ve haram olan hayvanların bazılarını açıklar mısınız?
CEVAP: Haram olan hayvanları üç kışıma ayırmak mümkündür: 1- Başkasına saldırıp azı dişleriyle parçalayarak kendisini müdafaa eden domuz, kaplan, aslan, ayı, kurt, fil, pars, kedi. maymun ve köpek gibi dört ayaklı hayvanlar. 2- Tırnaklarıyla kendini müdafaa edip zayıf olan hayvanları avlayan kartal, akbaba, atmaca, karga ve şahin gibi hayvanlarla leş yiyen kuşlar. 3- Tiksindirip nefret veren ve kötü olarak bilinen yılan, akrep, böcek, fare gibi yer haşereleridir. Bunlardan başka hayvanlar mubah sayılırlar. Ancak bazılarının hakkında ihtilâf vardır. Mesela Hanefî mezhebine göre, sırtlan, keler, tilki, at, kirpi gibi hayvanlar tahrimen mekruh ise de, Şafiî mezhebine göre helâldir. Kırlangıç, tavus, hüdhüd, papağan ve baykuş gibi hayvanlar da Şafiî'ye göre haram, Hanefi'ye göre helâldir.
 
SORU: Su hayvanlarının hangisi helâl hangisi haramdır?
CEVAP: Balık suretinde olmak şartıyla daima suda yaşayıp karada yaşaması mümkün olmayan hayvanların hepsi mubahtır. Diğerleri mubah değildir. Binaenaleyh, su aygırı ve deniz aslanı gibi hayvanlar balık suretinde olmadıkları için haramdır. Midye, istiridye, istakoz ve salyangoz da haramdır. Maalesef birçok kimse aldırış etmeden haram mı, helâl mı sormadan yerler. Şafiî mezhebine göre yalnız suda yaşayıp karada yaşaması mümkün olmayan deniz hayvanı balık suretinde olmasa da helâldir.
 
SORU: Birçok ülkelerde bazı kimseler, mesela hükümeti protoste etmek için açlık grevini yapıp, ölünceye kadar yemek yemezler. İslâm dininde açlık grevinin yeri var mıdır?
CEVAP: Hükümeti veya düzenini protesto etmek için açlık grevini yapıp ölüme sebebiyet vermek, intiharın bir çeşidi olup büyük bir vebaldir. Hatta domuz ve leş gibi haram şeyi zaruret hâlinde yemeyip ölüme sebebiyet vermek dahi günahtır.
 
SORU: Gayri meşru servete sahip olan kimse bir ziyafet tertip ederse ziyafetine gitmek caiz midir?
CEVAP: Gayri meşru servete sahip olan kimse bir ziyafet tertip ederse bütün serveti gayri meşru olduğu takdirde ziyafetine gitmek kesin olarak haramdır. Fakat bir kısmı meşru bir kısmı gayrı meşru ise ziyafetine gitmek, haram olmasa da mekruhtur. Bazı ulemaya göre servetin çoğu haram olursa yine gitmek haramdır
 
SORU: Birisinde misafir olan kimse gelen misafirlere ev sahibinin yemeğinden ikram edebilir mi?
CEVAP: Birisinde misafir olan kimsenin gelen başka misafirlere ev sahibinin kesesinden yemek vermesi caiz değildir. Ancak onun dostluğuna güvenir ve yaptığı hareketin hoşuna gideceğini biliyorsa böyle bir şey yapmasında beis yoktur.
 
SORU: Düğün yemeği için vaki olan davete icabet eden kimse, içki içmek gibi gayrı meşru şeylerin yapıldığını görürse ne yapması gerekir?
CEVAP: Düğün yemeği için vaki olan davete icabet eden kimse, içki içmek gibi günah işlendiğini görürse, şayet oturduğu sofrada içilirse veya alim ve salih kimse olduğundan dolayı müslüman halk için örnek olursa orada kalması günahtır. Sofrasında olmazsa ve müslümanlar için örnek savunuyorsa orada kalmasında beis yoktur. Şafiî mezhebinde orada gayrı meşru hareket olursa mutlak surette herkes için haram olup orada kalmak caiz değildir. Düğün yemeğinde gayrı meşru hareket olmazsa davete icabet etmek Hanefi mezhebine göre sünnet, Şafiî'ye göre mazeret olmazsa vaciptir.
 
SORU: Bugün medenî denilen âlemin her ülkesinde içki içmek bir adet ve ikram vesilesidir. Neden İslâm dini onu yasaklamıştır?
CEVAP: Bugün dünyanın dizginini elinde tutan medenî denilen âlemin her ülkesinde içki içmenin adet ve ikram vesilesi olması, onun iyi ve faydalı olduğuna delâlet etmez. Bilâkis tıbben sabit olduğu gibi içki, insanın hayatına kasdeden. ruh ve bünyesini yıkan en büyük düşmandır. Bunun için Kur'ânı Kerîm ile Khâdisi nebeviye, şiddetle onu yasaklayıp onu içen ile yapılışı için çalışan kimseleri lânetlemiş-tir. Onu içmek en büyük gaflettir. İçki. insanı sarhoş edip aklî dengesini bozan şeydir. Üzümden olduğu gibi. Hurma, arpa, buğday, bal ve başka şeylerden de olabilir. Sekr yani sarhoşluk veren şeyin çoğu haram olduğu gibi azı da haramdır. Bazı kimseler birayı hafif görerek mühimsemiyor ve içiyor. Halbuki bira ile şarap arasında fark yoktur. İmamı Azam’ın bu hususta değişik görüşü vardır. Fakat Cumhura göre ters düşmüştür. Her ikisi de Allah'ın lanetine vesiledir. İçki üzerinde fazla durmak istemiyorum. Çünkü herkes içkinin zararları ve insanın sağlığına olan olumsuz etkilerini bilmektedir. Onu içen kimse ne dünya ve ne de âhirette kendini düşünmeyen gafil insandır.
 
SORU: Bazı kimseler Hanefî mezhebinde nebîz'in mubah olduğunu yazıyorlar. Nebîz ne demektir?
CEVAP: Biraz kaynatılmış hurma suyudur. Tatlı olursa sekr vermediği için içilmesinde beis yoktur. Sekr veriyor ise haramdır.
 
SORU: İçki satıp ticâretini yapmak caiz midir?
CEVAP: İçki içmek haram olduğu gibi. onu satıp ticaretini yapmak da haramdır. Bu hususta ihtilâf yoktur. Enes'den şöyle rivayet edilmiştir: Allah'ın Resulü, içki sebebiyle on kişiyi lânetlemiştir: Onu yapan, yaptıran, içen, taşıyan, kendisi için taşıtan, şakilik yapan, satan, parasını yiyen, satan ve kendisi için satın alınan kimseler".
 
SORU: Şarap fabrikasında çalışmak caiz midir?
CEVAP: İslâm dini faiz, kumar ve fuhuş müesseselerinde çalışmayı yasakladığı gibi şarap fabrikasında çalışmayı da yasaklamıştır. Bu itibarla günaha girmek istemeyen kimse mutlaka böyle bir müessesede çalışmaktan sakınmalıdır.
 
SORU: İstanbul'un bazı semtlerinde boza denilen bir çeşit meşrubat vardır, tehammür ettiği için haram olduğu söyleniyor. Bu hususta fıkhın hükmü nedir?
CEVAP: Boza, darı veya arpa hamurundan yapılan ekşimiş bir şuruptur. Sekr vermediği için haram sayılmaz. Şeyh Zekeriyâ al-Ensârî, necis ve haramdır diyenlerin sözüne bakılmaz diyor.
 
SORU: Bulunduğumuz yerde yağ, peynir, çökelek, fırın ekmeği vesaire bazı gıda maddeleri alevî diye adlandırılan bazı kimseler tarafından yapılıp satılmaktadır. Biz bunları alıp yiyoruz ve yine kestikleri hayvan etleri yenir mi?
CEVAP: Şafiî, Hanefî, Alevî, Sünnî gibi mezheb ve fırkaları ele alıp ihtilâfa vesile olacak şeyleri söylememek daha uygundur. Bu zamanda memleket sükûn ve huzura çok muhtaçtır. Bunun için şu veya bu fırkadan söz etmeden müslüman ile müslüman olmayanı, kısaca beyan edip üzerine terettüp eden hükmü izah edeceğim. Şöyle ki Müslüman başta emir ve nehiyleri olmak üzere İslâm'ın tümünü kabul edip inanan kimsedir. Yani namaz, oruç, zekât, hac, abdest, gusül ve benzeri emirlerle kati, zina, içki. ribâ ve benzeri nehiyleri kabullenip tasdik edendir. Bunlara inanmayan da müslüman değildir. Bunlara inandığı hâlde görevini yerine getirmeyen kimse günahkâr olmakla beraber yine müslümandır. Müslüman olmayan kimse kitabî -yahudi veya hıristiyan-olduğu takdirde istisnasız bütün yemeklerini yememizde sakınca yoktur. Yalnız Şafiî mezhebine göre bazı şartları vardır. Hıristiyan ve yahudi olsa o şartlan tahakkuk etmedikçe kitabî tarafından kesilen hayvanın eti yenilmez. Ama yağ, peynir, çökelek ve ekmek gibi yemekleri mubahtır. Asrı saadette Şam'dan, Medinei Münevvere'ye peynir götürülürdü. Peynir mayasını küçük olarak kesilen kuzunun midesinden edindikleri gibi, domuzun midesinden de edindikleri hâlde Peygamber (sa.) onun durumunu sormadan yedi. Yalnız gayri müslimlerin yemeğini yememek daha iyidir.
 
SORU: Necâtü'l-Mü'minin adlı eserde içinde oyun oynanan kahvenin çayını içmek haramdır, deniliyor. Bunun dayanaklı izahı nedir?
CEVAP: İçinde oyun oynanan kahveye girmek, çay, kahve gibi meşrubat içmek için değil. İslâm'ı tanıtıp emri bi'l ma'rûf nehy anil münker farizasını ifa etmek için olursa gitmek caiz, hattâ lâzımdır. Böyle bir görev olmazsa çay içilsin içilmesin oraya girip oturmak haramdır. Peygamber (sa.) şöyle buyurur: "Yollar üzerinde oturmayınız.” Bazı sahabeler “Ey Allah'ın Resulü bunda mecburuz. Orda oturup konuştuğumuz yerdir.” “Mutlaka onu yapacaksanız yol hakkını veriniz.” “Yolun hakkı nedir?” “Yolun hakkı, gözü harama bakmaktan sakınmak, kimseye eziyet vermemek, selâm almak, emri bi'l mâruf nehyi ani'l münker yapmaktır” dedi. Görüldüğü gibi bir yerde İslâm'ın yasakladığı bir şey bulunsa, imkân varsa onu ortadan kaldırmak için müdâhale etmek lazımdır. İmkân yoksa orayı boykot edip gitmemek lazımdır. Hattâ düğün ziyafeti için davet vaki olursa içki gibi İslâm'ın yasakladığı bir sev varsa davete ieabel etmek Şafiî mezhebinde vacib hanefi mezhebinde sünnet olduğu hâlde, gitmemek lazımdır. İmam Gazâlî "Bir yerde münker bulunsa onu izâle etmek mümkün olmadığı takdirde oraya gitmek haramdır. Orada hazır bulunana Allah'ın laneti nazil olur".
 
SORU: Bazı fıkıh kitaplarında şarap yapana üzüm şarabı satmak caizdir. Fetvayı okudum, üzüm satmak haram iken neden bu caiz olsun?
CEVAP: Hanefî mezhebinde İslâm'ın şiarı zahir olduğu yerde üzüm şarabını şarap imâl eden kimseye müslüman olsun olmasın ittifakla satmak caiz değildir. Ama İslâm şiarı zahir olmazsa İmamı âzam'a göre orada gayri müslime satmak caiz, İmâmeyn'e göre caiz değildir. Üzümün satışı hususunda ise Hanefî mezhebinde ihtilâf yoktur. Bilittifak caizdir. Şafiî mezhebine göre ise üzüm ile şıra arasında fark yoktur. Her ikisinin şarap imal eden kimseye satılması caiz değildir.
 
SORU: Tavukçuluk yapanlar tavuklarını sunî yemle beslemektedirler. Bu sunî yemin içerisine necis sayılan kan katılmaktadır. Kan necis olduğuna göre tavuk eti müteneccis olmaz mı?
CEVAP: İlgililerden edendiğim bilgiye göre bir ton yem içerisine on kilo kan, on kilo mermer tozu, on kilo balık tozu ve on kilo kemik tozu katılmaktadır. Bu dununa göre yeme katılan kan nisbeti çok düşüktür. Bir ton yeme on kilo kan katılsa, tavuk etinin kokusunu değiştirmez. Aynı zamanda değiştirecek bir durumda değildir. İbni Abidin bununla ilgili şöyle diyor: “Tavuk pislikle karışık şeyler yese ve etinin kokusu değişmezse eti helâldir. Domuz, sütünü emen oğlağın eti kokmadığı takdirde böyle olduğu gibi“.



iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et