7 Cemaziyelahir 1442 | 20 Ocak 2021
 
A257D1D7-A390-443A-A8A7-3ED77B0D1AAE
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Makaleler
    • İslam Dergisi Başmakaleleri
    • Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri
    • İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri
    • Panzehir Dergisi Başmakaleleri
    • İdeal Yol
Makaleler > İslam Dergisi Başmakaleleri

Kerâmet Gösterme ve Rüyalara Tasarruf Meselesi



Eylül 1992

İlim güzeldir, faydalıdır, maddeten ve mânen kârlıdır, eğer hayra kullanılırsa; vebaldir, zarardır, muzırdır, eğer şerre alet edilirse! Sevgili Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve âlihî ve selleme kesîrâ) “faydasız ilim”den Allah (celle celâlühû ve azze şe’nuhû) hazretlerine sığınmıştır.99 O halde müslümanlar, ilmi, hak yolda ve hayra ve Allah için öğrenmeli, öğretmeli, kullanmalı, ilmî ile amil olmalı, takvayı şiar edinmeli. Böyle yaparsa Allahu Teâlâ ona bilmediği mânevî ilimlerin kapısını da açar, “ilm-i ledün” öğretir, iki cihanda aziz eder, nusretiyle takviye eyler, kerâmetiyle ikram buyurur.

Alimin afeti, ilmine mağrur olmak, kibre ve ucbe düşmek; ilmî mücadelede başkalarına galip gelsin, tefevvuk eylesin, üstün olsun, alkış toplasın, şöhrete ersin, dünyalık dersin; mal-mülk-mevki-makam devşirsin diye kullanmaktır. Bir insan her şeyi tam bilemez, bilemediği konularda haddini bilmeli, “Burası benim saham dışındadır.” diyebilmeli, hadden tecavüz etmemeli, ukalalık eylememeli, konuşmak kadar edebi, susmayı, sükût etmeyi de öğrenmelidir.

Bir de gelmiş geçmiş ve yaşayan ulemaya, sulehaya, evliyâya, küberaya hürmet etmek lâzımdır. Onlar izzet ve ikramı, kabul ve itibarı Allahu Teâlâ’dan bekledikleri, riya ve sümadan kaçındıkları, halkın teveccühüne, iltifatına aldırmadıkları için saklı ve sessiz durabilirler, kendilerini bir “hiç” gibi görür ve gösterebilirler, gafil olmamalı ve zahire aldanmamalı, hürmette kusur eylememeli!

Şeriat ve zahir ulemasına takva ve tasavvuf çok lüzumludur ve pek yakışır; takva ve tasavvuftan, edep ve irfandan mahrum kalırlarsa onlara çok yazık olur. Her ikisini cem ederlerse, “zû’l-cenâheyn” iki kanatlı kuş misali a’lâ-yı illiyyîne çıkarlar, makbûl-i ins ü cînn ü melek ve iki cihanda bahtiyar olurlar. O halde aziz okuyucum sen, ilimle beraber edep ve takvayı, zahirle birlikte batını da öğren!

Celaleddin Öktem (meşhur Celal Hoca) büyük bir alim idi, ilm-i kelâm ve akaitte üstat idi, derse gider, vaaz verir, İhyâü ulûmi’d-dîn okutur, derya gibi ilmiyle talebeye ve nice büyük ve meşhur zâtlara ilim ve irfan öğretir, neşr-i feyz eylerdi. Hocamız Mehmed Zahid Kotku hazretlerinden yaşça daha büyük olduğu halde, kerâmetlerini görmüş, istifade ve istifaza etmiş, ona intisap eylemişti. Bizim ihvana:

“Hocanızın kadr ü kıymetini iyi bilin, onunla tanışmamış, ondan mânevî birçok şey öğrenmemiş olsaydım, bunca şer’î ilmime ve ilm-i kelâm üstatlığıma rağmen âhirete hüsn-i hâl ve îmân-ı tâm ve yakîn-i sâdık ile göçemememden endişe ederdim, çok müşkilim onun sayesinde ve onun sohbetinde halloldu; mübareğin mânevî değeri çok yüksek, rüyalara bile tasarrufu var...” gibi nasihatler buyurmuş.

Hâlen olayın canlı şahitleri yaşıyor. Uzun yıllar önce bir gün hocamızı ziyarete gelmiş, resmî muamelelerin uzunluğundan, ihmal ve kasıtlardan... şikâyet etmiş:

“Hac için pasaport almaya müracaat etmiştim, aylar geçti hâlâ bir cevap ve netice yok.” demiş. Hocamız mütebessim:

“Yakın zamanda hallolur, sonuç alınır inşaallah!” buyurmuş.

Celal Hoca sedirde diz çökmüş otururken o anda kendinden geçmiş, dalmış. Kendisini Ankara’da pasaport dairesinde görmüş. Pasaportu hemen hazırlamışlar, kendisine vermişler, çok sevinmiş ve o sevincin heyecanından uyanmış, bakmış ki Mehmed Zahid hocamızın huzurunda uyuklamış, utanmış; fakat hocamız yine mütebessim, gözlerinin içine bakarak buyurmuş ki:

“Nasıl, pasaportunuzu aldınız mı?”

(Hakikaten de bir-iki gün sonra, pasaportu Ankara’dan İstanbul’a Celal Hoca’nın eline ulaşmış).

Bir başka rüya tasarrufu misalini merhum öğretmen Saime Hanım anlatmıştı:

Hocamıza bir sabah gitmiş, dert yanmış:

“Efendim, dul olduğum ve beni götürecek mahremim bulunmadığı için hacca gidemiyorum ama çok istiyor ve çok üzülüyorum” demiş.

Hocamız mütebessim:

“Ben seni hacca götüreyim!” buyurmuş.

Saime Hoca hanım diyor ki

“Ben de sandım ki önümüzdeki hac mevsimi geldiğinde gideceğiz; o sabah hocamızın evinden kendi evime döndüm, kaylule uykusuna yattım. Rüyamda hocam geldi, beni hacca götürdü, bütün menâsik-i haccı, tavafı, sa’yi, Arafat’ta vakfeyi, şeytan taşlamayı beraberce yaptık.”

İleride şahitli, ispatlı daha başka olayları da inşaallah nakledeceğim, ta ki kerâmet konusunda gerçekler ayan beyan ortaya çıksın, haksız ve yersiz ithamlar ortadan kalksın, haddini aşanlar da insafa gelip, nefsini yenip, hizaya gelsin!

*


Dipnotlar
1. Zeyd b. Erkâm’dan nakledilen hadis için bk. Müslim, “Zikir”, 73; Nesâî, “İstiâze”, 13, hadis no: 5458.



iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et