30 Şaban 1442 | 12 Nisan 2021
 
A257D1D7-A390-443A-A8A7-3ED77B0D1AAE
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Makaleler
    • İslam Dergisi Başmakaleleri
    • Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri
    • İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri
    • Panzehir Dergisi Başmakaleleri
    • İdeal Yol
Makaleler > Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri

Bosna-Hersek, Karabağ, Seylan... Olaylarının Düşündürdükleri



Mayıs 1992

İslâm’da harp dışında cana kıymak, adam öldürmek en büyük günahlardandır; onun için müslümanlar bundan şiddetle kaçınır. İslâm ülkelerindeki gayrimüslimler de aynı duygularla tıpkı müslümanlar gibi titizlikle korunur, mağdur edilmez, huzur ve asayiş içinde yaşarlar, malları ve canları emniyet altındadır. Tarih boyunca da böyle olmuştur. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki mesela Osmanlı ülkesinde azınlıklar, hatta müslümanlardan bile daha müreffeh ve huzurlu yaşamışlardır; çünkü onların askerlik mecburiyetleri de olmamıştır; bağ, bahçe, sanat ve ticaretle iştigal etmişler, dinî yaşantı, ibadet ve âdetleri yönünden asla baskıya uğramamışlardır. Bugün de Türkiye, Ürdün, Irak, Suudi Arabistan, İran, Suriye, Lübnan, Libya, Mısır, Pakistan gibi İslâm ülkeleri gayrimüslimlerin çok rahat yaşadıkları yerlerdir.

Ama dün ve bugün müslüman azınlıklar, gayrimüslim ülkelerde tamamen ters durumdadırlar: Zaman zaman katliamlara uğrar, mal ve canlarına tecavüz olunur, camileri yıkılır, yakılır. Eğitimleri, ticaretleri, ziraatleri, mal-mülk edinme hakları, seyahatleri çağ dışı, insanlık harici baskılar altında çiğnenir. İşte Batı Trakya, Makarios devresi Kıbrıs, birkaç sene önceki Bulgaristan, şimdiki Yugoslavya, Karabağ, Srilanka denilen Seylan, Hindistan, Çin vs. Hatta Almanya, İsveç gibi medenî ve ileri ülkelerde bile bu tecavüzler az çok görülür.

Bunun birinci sebebi, İslâm’dan başka dinlerin ve din adamlarının insanlık sevgisinden uzak, gizli, sinsi, ikiyüzlü düşmanlıkları, kıskançlıkları, gaddarlıkları, hunharlıkları olsa gerektir. Çünkü eğer onlar gerçek sevgi, hoşgörü, af ve merhameti aşılasalardı halklar böyle zalim ve katil olmazlardı.

Diğer ve bence daha da önde gelen sebep ise biz zamane müslümanlarının saflığı, gafilliği, derbederlik ve dağınıklığı, birbirleriyle irtibatsız ve ilgisiz oluşudur.

Müslüman milletler Kur’ân-ı Kerîm’in emrettiği üzere birlik ve beraberlik içinde olsalardı, böyle olaylar ya hiç olmaz, ya da kolayca durdurulabilir ve müslüman azınlıklar haklarını rahatça koruyabilirlerdi.

Pek çok İslâm devletinde siyasiler ve yöneticiler diğer ülkelerdeki müslümanları koruma ve kollama görevlerini fena halde ihmal ediyor; müslüman ahali de onları harekete zorlayacak, ikaz, irşat, sosyal etkinlik ve baskılarını gereken kuvvetle yapmıyor, fertler, içlerindeki şahsî üzüntü, teessüf, küskünlük, kırgınlık ve kızgınlığını açığa vuracak eylemler yapmasını bilmiyor, yaptırım gücünü kullanamıyor. Böylece çoğu Allah divanında suçlu ve sorumlu duruma düşüyor, büyük veballerin altına giriyor. Üzerine düşen hizmeti, faaliyet ve vazifeyi yerli yerinde ve tam zamanında yapan şuurlu ve aktif müslüman çok az maalesef...

Bu çok vahim ve fevkalade sakim durumdan derhal kurtulmalı, silkinip kendimize gelmeli, fert, cemiyet, millet, devlet, ümmet ve hatta tüm insanlık seviyesinde süratle harekete geçmeliyiz.

Neden çekiniyoruz! Ölüm bile iyi bir müslümanı korkutamaz ki nasıl olsa birgün öleceğiz. Ömür ve ecel ve kader mâlum, vade yettiği zaman bir saniye geri kalmaz; bir an ileri gitmez. Üstelik Allah (celle celâlüh) hazretleri mücahit müslümanlara büyük mükâfatlar hazırlamış; gerektiğinde can ve mallarını feda etmelerini ferman buyurmuş, mukabilinde cenneti vadetmiştir. Cihat, en yüce ve en önemli farz; savaştan, cihattan, emr-i mâruf ve nehy-i münkerden kaçınmak haram ve en büyük günah, şehit olarak ölmek en yüce mertebe, kalbinde şehit olma arzusu taşımamak iman zaafı ve münafıklık alameti, hubb-ı dünyâ bütün hataların kaynağı ve başı... diye bildirilmiştir.

O halde cihada hazır olmalı, dinimiz ve dindaşlarımız için ölümü rahatça göze almalıyız.

Kaldı ki ölmek en son merhale... Ondan önce yapılacak pek çok kolay iş var. Kademe kademe onları uygulamalıyız.

Binlerce masum müslümanın –sırf inancı yüzünden– mazlum ve mağdur duruma düşürüldüğü, hunharca katliama mâruz tutulduğu, feci, yürekler acısı, insanlığın yüz karası, yüzyılın büyük ayıbı, insanlık hukuku lekesi, ikiyüzlü medeniyetin adi ruh ve çok çirkin kafa bozukluğu göstergesi olan son olaylar karşısında Türkiye halkı olarak alınabilecek tedbirleri şöylece sıralayabiliriz:

1. Milletçe askerliğe, savaş sanayiine, silahlanmaya, askerî eğitim ve teçhizatlanmaya çok ciddi ve çok sıkı bir şekilde, yeni bir hamle ile derhal girişmeliyiz. Sivil savunma, milli korunma, savaş hali, cephe gerisi hizmetleri teşkilatlanma ve halk eğitimini etkili ve canlı hale getirmeliyiz.

2. Şahsen ve ferden her türlü modern araç gereç ve teçhizatı almalı, gerekli eğitimleri görmeli; evlerimizi savunmaya hazırlamalıyız.

3. Ülke içinde birlik ve beraberliğe çok önem vermeli, güç ve kuvvetlerimizi birleştirmeli, ihtiyaten savaş haline göre teşkilatlanmalı, sosyal yardım teşkilatları arası irtibatı sağlamlaştırmalıyız.

4. İslâm ülkeleri ve milletleri ile düşmanlık, kırgınlık ve ihtilafları süratle izale etmeli, komşularla barışmalı, ülkeler arası yakınlaşma ve iş birliğini, yardımlaşma ve destekleşmeyi sağlamalıyız.

5. Gayrimüslim ülkelerdeki müslümanların ezilmemesi, imha olunmaması için her türlü siyasî, askerî, iktisadî, kültürel imkânımızı seferber etmeli, mütecavizi caydıracak, kötülükleri engelleyecek her türlü tedbiri almalıyız.

6. Dünyanın her yerinde İslâm’ı yayma, tebliğ, irşat, talim ve terbiye çalışmalarına yeni bir hız ve güç vermeliyiz.

7. Ezilen, zulme uğrayan, mağdur edilen, öldürülen, katliama uğrayan halkların imdadına acilen fedailer, gönüllüler, tıbbi malzemeler, askerî teçhizat ve silahlar, gıda ve ihtiyaç maddeleri göndermek hususunda ciddi çalışmalar başlatmalıyız.

8. Mütecavizlere her türlü ambargo ve boykotu uygulamalı, ikmal ve destek yollarını kesmeli onlarla ticarî münasebetleri zaruret miktarına indirmeli, onlara kâr ve kazanç sağlayacak alış verişlerden dikkat ve titizlikle kaçınmalı, asla ve kat’a lüzumsuz mallarını kullanmamalıyız.

9. Halkımızı şuurlandırmak için gazete, dergi, konferans miting broşür ve kulaktan kulağa propaganda imkânlarını devamlı ve dikkatli kullanmalıyız.

10. Lüksü, israfı, süsü, ziyneti, keyfi, eğlenceyi bir tarafa bırakmalı, ağlamalı, karalar giymeli, yaslar tutmalı, intikam yeminleri etmeli, mağdur ve mazlumlar kurtuluncaya kadar gülmeyi bile terk etmeliyiz.

Gece gündüz, özellikle seher vakitlerinde zikr ü tesbîh, namaz ve niyazdan sonra kardeşlerimiz için gözyaşları içinde Cenâb-ı Hakk’a dualar etmeliyiz.

Allahu Teâlâ, Ümmet-i Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem) intibahlar nasip buyursun; acıyıp, rahmeyleyip cümlemizi her türlü maddî, mânevî, dinî, dünyevî, rûhî, bedenî, aklî, fikrî sıkıntı, üzüntü, dert, bela, gam, keder, zulüm, gadir, eza, cefa, musibet ve felaketten en kısa zamanda kurtarsın; cümleten huzur ve rahata, sulh ve sükûnete, emn ü emâna, izzet ü îtibâra, inayet ve nusrete, galibiyet ve zafere, devlet ve saadete, ikbal ve ikrama nail ve sahip ve mazhar eylesin! Âmîn bi-hürmeti seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ecmaîn.

*


iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et