15 Cemaziyelahir 1442 | 28 Ocak 2021
 
89CADE1A-BFD6-47AF-AA5E-7FAB6EDCDDBC
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Soru-Cevap
    • Sık Sorulan Sorular
Soru-Cevap > Sık Sorulan Sorular

FONLARDAN ELDE EDİLEN GELİR



 

SORU: Birkaç kişi ticarî bir şirket kurduk. Şirketimiz herkese açıktır, herkes girebilir. Bu şirketin üç aylık, altı aylık, bir yıllık ve hudutsuz olmak üzere dört çeşit fonu vardır. Şirketin elde ettiği kazancı da zaman ve sermaye nispetine göre dağıtıyoruz. Mesela; üç ve altı aylık fonda toplanan para ile birşeyler satın alınır. Sonra da satın alınan şeylerden bir kısmı peşin, bir kısmı da diyelim ki, üç veya altı aylık gibi muhtelif zamanlarda ölçülen vade ile satılır. Üç ay dolunca üç aylık fona parasını yatırmış olan kimsenin ana parasıyla, zaman nispetine göre ayarlanan kazancı kendisine verilir. Yani, altı aylık kazancı üç aylık ve altı aylık para yatırılmış olan sermayelere zaman nispetine göre dağıtıyoruz. Acaba bu muamele İslâm Hukuku'na göre caiz midir?
CEVAP: Şirket için satın alınan ve satılan şeyin bedeli şirketin malıdır. Parasını üç aylık fona yatırmış olan kimse üç ay geçtikten sonra İslâm Hukuku'na göre ortaklıktan çıkmış sayılır. Çünkü o parasıyla ticaret yapmak için şirkete üç aya kadar izin vermiştir. Diğer bir ifade ile üç aya kadar şirketi vekil olarak tayin etmiştir. Üç ay geçince vekâlet sona ermiş bulunuyor. Bunun için üç ay sonra peşin olarak satılmış olan malların kazancı hesaplanıp hak sahiplerine verilecektir. Altı aylık vade ile satılmış olan şeylerin kazancı da vade ve zamandan dolayı nispeti yükseldiğinden, zaman nispetine göre dağıtılabilecektir. Haskefi ile İbni Abidin, Ebu's-Suud'un vermiş olduğu fetvanın ışığında şöyle bir açıklamada bulunuyor Bir kimse peşin olarak bir şey satın alır. Sonra 10 ay vade ile yirmiye satarsa, müşteri de beş ay sonra borcunu ödediği taktirde sadece onbeşe müstehak olur. Görülüyor ki bu işte zaman ve vadenin rolü vardır. Bunun için bir miktar para söz konusu şirkete üç aylığına, diğer bir miktar da altı aylığına bırakılır ve her ikisiyle bir şey satın alınırsa ve bir kısmı veya hepsi altı ay vade ile satılırsa elde edilen kazancın zaman nispetine göre dağıtılmasında dini bir sakınca olmayacağı kanaatindeyiz. Taksitle yapılan satış da böyledir. Mesela bir kimse yüz bin lira değerindeki bir şeyi taksit ile yüzelli bin liraya beş aya kadar vade ile satın alırsa; yani her ay için on bin vade farkı eklenirse ve bir ay geçtikten sonra imkân bulup hepsini ödemek isterse sadece yüzonbin lira vermekle mükelleftir. Şafiî mezhebinde böyle bir şey yoktur. Bedel tahakkuk ettikten sonra zamanından evvel verilse de ondan bir indirimin yapılması söz konusu olamaz.
 
SORU: Bugün piyasada bulunan şirketler ile İslâm'ın kabul ettiği şirketler arasında bir uyumsuzluk var mıdır?
CEVAP: Piyasada bulunan şirketler ile İslâm'ın kabul ettiği şirketler arasında uyumsuzluk bulunup bulunmadığını anlamak için her ikisini gözden geçirmek gerekir. O zaman birbirine uyumlu mu, uyumlu değil mi ortaya çıkar.
İslâm'da şirket iki kısma ayrılır.
1-Mülk şirketi ve
2-Akid şirketi.
Mülk şirketi; veraset ve hibe gibi bir yol ile iki kişi veya daha fazla kimsenin bir şeye mâlik olmalarıdır. Bu şirkette ortak olanlardan hiç birisi ortağın izni olmadan müşterek malda tasarruf edemez.
Akid şirketi de beş kısma ayrılır:
1-Şirketülnamâl veya şiketülebdân yani iş şirketidir. Mesela terzi, marangoz, simsar ve hamal gibi bedenen çalışan kimseler bir araya gelerek yapacakları çalışma neticesinde elde ettikleri mahsulde ortak olmak için akid yaparlar. Bu şirket uzun bir zaman için olabileceği gibi kısa bir zaman için de olabilir. Bunun sermayesi para veya başka bir çeşit mal değildir. Sermaye, beden ve çalışmadır.
2-Şirketi müfâvezedir. Bir şirket, sermaye, kâr ve tasarrufta müsavi olmak üzere ortakların yaptıkları akitdir. Bu ortaklıkta ortaklardan birisi üzerine gasb ve kefalet gibi bir sebeble bir şey terettüp ederse diğer ortaklara da terettüp eder. Çünkü bu şirket hem kefalet, hem de vekâlet akitlerini içine alır, bunun sermayesi maldır.
3-Şirketülvücûhtur. Birden fazla kimsenin sermayeleri olmadığı halde itibâr ve şerefe dayanarak veresiye mal alıp satmak ve kârı bölüşmek üzere yaptıkları akittir. Bu şirkette sermaye kredi ve itibardır.
4-Şirketi İnandır. Bu şirket ticaret yapmak gayesiyle birkaç kişinin bir araya gelip müşterek bir sermaye meydana getirerek üzerine akit yapmalarıdır. Bu şirkette ortakların koydukları hisselerin ve ortaklar için şart koşulan kazanç nisbeti eşit olabileceği gibi farklı da olabilir. Hangi çeşit şirket olursa olsun, Hanefî mezhebine göre ortaklardan birisi yönetici veya muhasebeci olarak tayin edilirse kendisine maaş bağlanmaz. Ancak Hanefi mezhebinde kazançtan hissesi daha yüksek tutulabilir. Mesela beş kişi bir araya gelerek her birisi birer milyon lira getirip şirket kurar ve aralarından birisini yönetici olarak tayin ederlerse belli bir nisbette kendisine maaş bağlanamaz. Ancak yönetici için kazancın yüzde kırkı, diğer ortakların her birisi için de yüzde onbeşi olmak üzere anlaşma yaparlarsa caizdir. Şafii mezhebine göre ise şirkette çalışan bir ortak için maaş bağlanabilir. Şafiî mezhebine göre bu dört çeşit şirketten yalnız İnan şirketi caizdir. Ayrıca bir ortak diğer ortakların izni olmadan ne veresiye verebilir, ne de müşterek malı bir yere götürebilir.
5-Mudarabe şirketidir. Bir taraftan sermâye diğer taraftan çalışma olmak üzere iki kişi veya daha fazla kimseler arasında kurulan bir çeşit ortaklıktır. Mudarabe ortaklığı İslâm'dan önce halk arasında yaygın bir halde idi. Peygamber (sa.) geldikten sonra bu tip muamele devam etti. Ve buna engel olmadı. Ayrıca bu hususta icmâ-ı ümmet de vaki oldu. Bu şirket, icab ve kabul ile münakid olur. Mesela sermaye sahibi birisine kazancı aramızda yarı yarıya bölmek üzere “şu sermayeyi al” çalıştır dese o adam da "kabul ettim" dediği takdirde bu şirket mün'akid olmuş olur. Para sahibi çalışan kimseye "falan vakitte şu malı al, sat veya falan memlekette alışveriş yap" gibi bir şart koşarsa şarta riayet etmek icap eder. Şayet alış-verişte ziyan olursa kazançtan düşürülür. Kazanç yok ise ziyan sermâyeye yüklenir.
Bu kısa açıklamayı yaptıktan sonra günümüzdeki diğer şirketleri gözden geçirelim. Şirket, mevcut kanunlara göre iki çeşittir: 1-Şahıs şirketi, 2-Mal şirketidir. Mal şirketi sadece sermayeye dayanıp ortakların kendisinde rolü olmayan şirkettir. Bu şirket Anonim şirketidir. Bu şirket bir unvana sahip, esas sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mevcut mala göre sorumlu olan bir şirkettir. Ortakların mesuliyeti, taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile mahduttur. Yani infisah etmiş olsa dahi şirket borcundan dolayı şirketlerin şahsen dava ve takip edilmelerine kanunen imkân yoktur. Hususî kanunlarda aksine hüküm olmadıkça esas sermaye miktarı beşyüzbin Türk lirasından aşağı olamaz, kurulması için şirkette pay sahibi enaz beş kurucunun bulunması şarttır. Bu şirket şahıs şirketi olmadığı ve iflâs halinde ortaklar şirket borcundan sorumlu sayılmadıkları için İslâm'a uygun sayılan bir şirket değildir. Şirket, iflâs veya infisah halinde ortaklar, hisseleri nisbetinde şirket borcundan sorumludur şeklinde ufak bir tadilât yapılırsa İslâmi şekle dönüşebilir.
Şahsî şirket ise üç kısımdır.
1-Komandit şirketi Ticarî bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek maksadıyla kurulan ve şirket alacaklarına karşı ortaklardan bir veya birkaçının mesuliyeti tahdit edilmemiş ve diğer ortak veya ortakların mesuliyeti muayyen bir sermaye ile tahdit edilmiş olan şirket komandit şirkettir. Mesuliyeti mahdut olmayan ortaklara komandite mesuliyeti mahdut olanlara komanditer denir. Bir komandit şirketin iflası halinde şirket alacaklıları, alacaklarını almadıkça ortaklar şahsi alacaklar için şirket mallarına müracaat edemezler. Bu şirket, bu haliyle yani başka şartlarla rayından çıkarılmazsa İslâm'a muhalif sayılmaz. Ancak sorumluluk hususunda konamdite ile komanditer arasında fark yoktur. Yani dinen komandite hissesi nisbetinde sorumlu olduğu gibi komanditer de hissesi nisbetinde sorumludur.
2-Limited şirketi İki veya fazla hakiki veya hükmî şahıs tarafından bir ticaret unvanı altında kurulup ortaklarının mesuliyeti, koymasını taahhüt ettikleri sermaye ile mahdut ve esâs sermâyesi muayyen olan şirkete limited şirketi denir. Ortakların sayısı ikiden az ve elliden çok olamaz. Limited şirketinde, sermayenin enaz onbin Türk lirası olması şarttır. Bu şirkette ortak olanların mesuliyeti, koydukları sermaye ile mahdut olduğu ve iflâs halinde kendi özel mallarına sirayet etmediği için İslâm'ın kabul ettiği şirket anlayışına ters düşer. Bununla beraber ufak bir tadilatla muhalefet ortadan kalkar.
3-Kollektif şirketi Ticarî bir işletmeyi bir ticaret unvanı altında işletmek maksadıyla hakiki şahıslar arasında kurulan ve ortaklarından hiç birisinin mesuliyeti şirket alacaklılarına karşı tahdit edilmemiş olan şirkettir. Ortaklar şirkette borç ve taahhütlerinden dolayı müteselsilen ve bütün mallarıyla mesuldurlar. Bu şirket, şirketü'l-i'nâna yakındır. Hülâsa kollektif şirketi İslâm'a muhalif olan şartlarla rayından çıkarılmazsa dinen onda hiçbir sakınca yoktur. Komandit şirketde komandit ile komanditer koyduğu hissesi nisbetinde sorumlu olursa onda da sakınca yoktur. Fakat Anonim ve Limited şirketlerde sorumluluk müşterek sermâyeye bölündüğü için İslâm'a muhalif olur.
 
SORU: Hanefi mezhebine göre şirketi müfâvaza ile şirketi inanın ortak özellikleri nelerdir?
CEVAP: Şirketi müfâvaza ile şirketü'l-inânın ortak özellikleri şunlardır:
1-Sermayenin cinsi ve vasfı ayrı ayrı olsa da caizdir.
2-Ortakların koydukları sermaye birbirine karışmadığı halde sahihtir.
3-Sermaye teslim edilmezse de şirket akdi tamam olur.
4-Her ortak alış-veriş gibi şeylerde bir vekil tayin edebilir.
5-Her ortak, şirket için çalışacak kimseyi tutabilir.
6-Her ortak gerekirse şirket malını başkasına emanet bırakabilir.
7-Her ortak, başkasına sermaye vererek çalıştırabilir.
8-Şirket malından izin olmadığı halde teberru etmek caiz değildir.
9-Şirket malından bir şey satılmış ise feshini gerektiren bir husus varsa her ortak feshe yetkilidir.
10-Her ortak, veresiye satmak hususunda yetkilidir.
11-Hiçbir ortak şirket malını kendi özel malına karıştıramaz.
 
SORU: Şirketi Müfâvaza'nın özellikleri nelerdir?
CEVAP: Şirket-i Müfâvaza'nın özellikleri şunlardır:
1-Herhangi bir ortak havâic-i asliyye hariç ne alırsa şirket malı sayılır.
2-Bütün ortaklar bir ortaklığın ticaret ve benzeri şeylerden olan borcundan sorumludurlar.
3-Ortaklardan birisinin yapılan akdin hukukuna sahip çıkması, kusur sebebiyle "satın alınmış olan şeyi" geri çevirmesi gibi.
4-Ortağın tasarrufu hem kendisi, hem ortakları için muteberdir.
5-Miifâvaza şirketinde ortaklardan birisi inan ortaklığıyla ortaklık akdini yapabilir.
6-Her ortak babası, dedesi ve oğlu gibi kendisi için şahitliği muteber olmayan kimseye şirket malını satabilir.
 
SORU: Şirketi İnân'ın özelliklen nelerdir?
CEVAP: Şirketi İnân’ın özellikleri şunlardır:
1-Ortaklardan birisi bir sev alırsa şirketin malı savılmaz.
2-Ortaklar ortağın borcundan sorumlu değildir.
3-Her ortak, yapılan akdin hukukuna sahip çıkmaz.
4-Ortağın tasarrufu sadece şirkete hasdır.
5-Bahası ve oğlu gibi kendisi için şahitliği muteber olmayan kimseye satış yaptığı takdirde bu satış ortağın hissesinde muteber değildir.
6-Ortakların izni olmadan hiçbir ortak yeni bir ortağı şirkete alamaz.
 
SORU: Bir kimse birisine bir miktar para verir ve "Şu para ile alış-veriş yap, ne kadar kazanırsan senin olsun. Yalnız her ayda şu kadar para bana vereceksin, ziyan ettiğin zaman da beni ilgilendirmez" derse o adam da kabul etse böyle bir muamele caiz midir?
CEVAP: Bu şart ile yapılan mııdârebe akdi fasit olup alınan para haramdır, dinen bütün kazanç sermaye sahibine ait olup çalışana da ücretü'l-misl verilecektir.
 
SORU: Şirket fasit olursa ne lazım gelir?
CEVAP: Şirket fasit olursa aşağıda zikredilen hükümler terettüp eder:
1- Şirkette sermaye olmazsa kazanç çalışana aittir.
2-Bir taraftan sermâye diğer taraftan çalışma olursa kazanç sermâye sahibine ait olup çalışana da ücretü'l misi verilecektir.
3-Sermaye müşterek ise sermâyedeki pahlara göredir.



iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et