Ne olacak bu insanların hali? Kişiler stresli, halklar huzursuz, devletler savaşta, insanlık mutsuz, perişan, hasta; dünyanın her yerinde kargaşa, çekişme, çatışma... Özellikle ve öncelikle kendi çevremizi ve ülkemizi düşünüyorum, kendi kendime aksaklıkların sebeplerini ve çarelerini arıyorum; konuştuğum, görüştüğüm şahısları yokluyorum. Bunca yıllık tecrübeden sonra vardığım sonuç şu:
İki cihan saadetimizin anahtarı tasavvuftur, İslâmî ve Kur’ânî; şeriate tamı tamına bağlı bir tasavvuf.
Tasavvufun çeşitleri çok; yerlisi yabancısı; İslâm öncesi İslâm sonrası; sahihi sakatı; şer’îsi rafızîsi; şeriate uygunu aykırısı; doğrusu eğrisi; hakikisi sahtesi; tahkikisi taklidisi; tatlısı acısı; sevimlisi sevimsizi; nurlusu nursuzu; gelenekseli moderni; huşulusu fantezisi; takvalısı laubalisi; klasiği folkloriği; tarihisi sosyetiği, ihlaslısı göstermeliği... Onun için ‘İslâm’a ve Kur’an’a, şeriate tam bağlı’ bir tasavvuf diyorum. İşte o gerçek tasavvuftur.
Gerçek tasavvuf Resûlullah Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem) nurlu ve zahidâne olan hayatıdır, çok güzel ve pek şahane olan ahlâkıdır, onun emsalsiz ahvâli ve fevkalade hakimâne hâlâtıdır, en iyi mü’min, en kâmil müslüman, en olgun ve yetkin insan olmak, ona en güzel ittiba etmekle ve tam onun yolunda gitmekle, onun sünnet-i seniyesine eksiksiz uymakla mümkündür.
Bugün bizler, yirminci yüzyılın insanları, iyi ve doğru bir tasavvuf terbiyesi görürsek, hem fert, hem toplum olarak, hem dünyada, hem de âhirette mutlu ve bahtiyar oluruz. Çünkü tasavvuf hem gerçek iman ve irfanı, hem de güzel ahlâkı öğretir ve en güzel nizamı sağlar.
Tasavvuf, insanı taklidî imandan, sathî ve şeklî Müslümanlıktan kurtarır, ‘mârifetullâh’a erdirir, Allah’ın sevgili kulu derecesine çıkarır.
Tasavvuf insana, iç terbiyesini, vicdan eğitimini, kalp temizliğini bahşeder, başa bela olan nefs-i emmâreyi ıslah eyler, nefs-i mutmainne, nefs-i râziye, nefs-i merdiyye haline yükseltir.
Tasavvuf, yeryüzünde mevcut ahlâkların en ilerisi ve en güzeli olan Hz. Peygamberimiz’in yüce ahlâkını, asil Kur’ân-ı Kerîm ahlâkını, necip İslâm âdabını; karşılıksız, hasbî ve aslî, sıcak ve halis, gerçek ve öz, güzel ahlâkı kazandırır.
Tasavvuf insana samimi duyguları tattırır. İçten sevgi ve saygıyı öğretir.
Bilin ki Allah’ı (cc.) sevmek, Resûlullah’a (aleyhissalâtü vesselâm) uymak tüm hayırların ve iyiliklerin asıl kaynağıdır ve insanı muhabbetli, merhametli, şefkatli, dikkatli, rikkatli, asaletli, çalışkan, olumlu, verimli, sevimli, kaliteli bir kimse haline getirir.
Dünyada ve ukbada hakikaten mutluluk istiyorsanız, bu sözlerimi ve hayat tecrübemi yabana atmayın, kendinizi ve çoluk çocuğunuzu edip ve zarif, kâmil ve salih dervişler ve arifler olarak yetiştirmeye çalışın.
Bu dünyadan mânevî yönden âmâ olarak göçmemeye çok dikkat edin ki sonra pişman olmayasınız.
*