Dünyada, bilhassa Rusya’da ve Doğu Avrupa ülkelerinde neler oluyor? Komünist blok çözülüyor da kızıl imparatorluk artık çökmek üzere mi acaba? Ama niye bu işleri büyük ölçüde bizzat Gorbaçov kendi arzusu ile başlattı ki? Onu bu yöne gerçekten ekonomik sıkışıklıklar mı zorla sevk etti? Yoksa bir başka bildiği mi var? Amerika’nın üstünlüğünü mü anladı veya kendi iç gücünden mi çok emin veya Avrupa Topluluğu hareketinden mi korkup Amerika’ya yanaşıyor? Polonya’daki kadro değişikliği Doğu ile Batı arasında bir pazarlığın sonucu mu, yoksa kilisenin, Batı ülkelerinin gizli bir zaferi mi? Utanç duvarını yıkan Doğu Almanya ile Batı Almanya birleşebilecek mi? Bu işe Amerika, Rusya ve Almanlara sonsuz kin duyan yahudi âlemi nasıl ve ne şartlarla razı olabilirler? İleride, Avusturya ve (hatta Macaristan) Avrupa Topluluğu’na alınacak olursa, birçokları için pek ürkütücü olan Germen İmparatorluğu yeniden kurulmuş gibi olmayacak mı? Baltık ülkelerindeki, Kafkasya’daki, diğer Sovyet Cumhuriyetleri’ndeki kalabalık taşkın mitinglerin, Rusya aleyhtarı cüretli slogan ve dileklerin sonu nereye varacak? Rusya bu isteklerden ürküp korkmuyor mu? Peyk devletler, komünist ülkeler Rusya’dan ayrılıp Batı bloka kayabilirler mi? Yoksa gizli güçler sessiz sessiz tek bir dünya imparatorluğu kurma hazırlığında mı? Güçler ve ipler kimin elinde, maksat ve niyet ne? Perde arkasında neler oluyor, neler planlanıyor?
Bizim bu müthiş oluşum ve gelişmeler karşısında yerimiz ve durumumuz ne? Niye bizi apar topar Avrupa Topluluğu’na sokmaya çalışıyorlar? Her yerde yumuşama görülürken, Bulgaristan bile hürriyetlere, insan haklarına saygı duyacağını belirten yönetimlere devredilirken, bizdeki garip ve acayip, çağ dışı İslâm düşmanlıkları, barbarca başörtüsü yasakları ne oluyor? Her gün Batı’da ve ülkemizde niçin bir yeni saldırı düzenleniyor İslâm dinine. Neden Batı’daki hür ve demokratik ülkelerde bile müslümanlara karşı hırçın ve müsamahasız bir tutum izleniyor, tezat ve çifte standartlar uygulanıyor?
Çünkü kâfirler, gayrimüslimler şuurlu; müslümanlar ise aliminden, dostundan, düşmanından bîhaber, ne istediğini, kimi tutması gerektiğini bilmiyor. Aldatılmış ve parçalanmış; bazı aydınları, siyonizmin, kilisenin veya emperyalizmin uydusu ve maşası ya da ajanı durumunda; dünyada egemen güçler ise İslâm aleyhtarlarının tesirinde, sermaye ve para onların elinde; basın yayın, gazete ve dergiler, eğitim kurumları, radyo, televizyon, haber ajansları, haberleşme araçları, sanat mahfilleri efkâr-ı umûmiyeyi oluşturan ve yönlendiren diğer odaklar yabancıların ve düşmanların tesiri ve nüfuzu altında, gün geçtikçe de güçleniyorlar; böyle giderse bir gün bizler hürriyetlerimizi ve istiklalimizi temelli kaybedebiliriz.
O halde çok süratle toparlanmalı, kendimize gelmeliyiz. Gafil olursak çok kötü durumlara düşebiliriz. İç ve dış çevrede olanları, hızla gelişen olayları çok dikkatle izlemeli, gereken tedbirleri anında almalıyız. Birlik ve beraberlik, destek ve yardımlaşma ikinci vazgeçilmez şarttır.
Allah cümlemize irfan, basiret ve gayret ihsan eylesin!
*