Allah’a her hâlükârda hamd ü senâlar olsun! Rüyasında Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) hazretlerini görünce: “Şefâât yâ Resûlallâh!” diyecek yerde şaşırıp muhabbet, hayret ve heyecanından: “Seyâhât yâ Resûlallâh” deyiveren meşhur seyyah Evliyâ Çelebî gibi biz de çok çok seyahat ediyoruz. Ne yapalım; kardeşlerimizi, ihvanımızı çok seviyor, çok özlüyor, çalışmalarını çok takdir ediyor, davetlerini ve taleplerini reddedemiyoruz. Yarı ömrümüz yollarda, illerde, seferde geçiyor. Memnunuz, mesruruz, müteşekkiriz, duacıyız, şikâyet yok!
Yollar çok önemli, yolcuya hizmet çok sevaplı dinimizde! Yolcunun çeşitli ihtiyaçları oluyor: Namaz kılacak, abdest alması lâzım, yemek yiyecek, dinlenecek, yol için yiyecek-içecek satın alacak, bindiği aracın benzini, mazotu, yağı, bakımı gerekli vs.
Bazı camilerde duruyoruz, cami kilitli, abdesthaneleri kapalı, su yok; bazı yakıt ikmal yerlerinde (benzin istasyonu değil! Başka isim bulmamız, koymamız lâzım) duruyoruz: Camisi yok, içki satıyor, ortalık derbeder, def-i hâcet yerleri pis, hanımlar için abdest almaya müsait yer yok vs. Yeni yapılan hız yolları (otoyol) çok güzel, fakat dinlenme yerleri o kadar düzenli değil, âdeta bazı gecekonducu, fırsatçı ve satıcıların istilasına mâruz kalmış, çok derme çatma, eğri büğrü eklemeli, bakımsız...
Her il ve ilçedeki çalışkan, gayretli, hizmet ehli, teşkilatçı kardeşlerimden rica ediyorum, “Yeni bir teklifim var.”, onu uygulasınlar:
Karayolları üzerine numune dinlenme yerleri tesis edelim. Hatta bunlara merhum ve mübarek hocamız Mehmed Zahid Kotku hazretlerinin soyadını verelim: “Kotku Dinlenme Tesisleri” diyelim. Uzaktan bu ismi görenler rahatlasın, sevinsin, “Oh, işte güzel bir yere geldik! Burada tam gönlümüzce, huzur ve emniyet içinde dinlenir, ikmal ve bakımlarımızı güzelce yapar, her aradığımızı bulur, taptaze tazelenmiş olarak yolculuğumuza devam ederiz!” desinler, bu isim bir güzellik, temizlik ve mükemmellik belgesi ve simgesi olsun.
“Kotku Dinlenme Tesisleri” zincirlerimizde, sevimli ve şirin bir cami olsun, tertemiz ve mükemmel abdest alma ve yıkanma mahalleri bulunsun, yatma-uyuma-geceleme bölümleri, çocuk oyun bahçesi; hilesiz, haramsız, lezzetli yemek yeme imkânları; helal meşrûbat, çay, kahve içme mekânları; çayır, çimen, çiçek, ağaç, havuz, fıskiye gibi yapma veya tabiî güzellikler, temiz hava, şahâne manzara; temiz sebze, meyve, eğlencelik gıda, hediyelik eşya; yörenin üretimi el sanatları ve yiyecekler, giyecekler... hâsılı mümkün ve faydalı olan her şey bulunsun... Hem hizmet verilsin, hem ticaret yapılsın, hem tanışma, bilişme, buluşma, sevgi, saygı, zikir, ibadet, sohbet, uhuvvet, meveddet, marifet hâsıl olsun, sevap kazanılsın, dua alınsın, kardeşler arası ilgiler kuvvetlensin, ihvan birbiriyle birleşsin, bütünleşsin...
Eskiden tekkeler, dervişler, yolculara hizmeti, onları ağırlama ve barındırmayı şerefli ve sevaplı bir görev bilerek aşk ve şevk ile yaparlardı. Tarih boyunca hal ve durum Anadolu’da, Balkanlar’da, Orta Asya’da, Endülüs’te... hep böyle idi. Şimdi sıra bizlerde! Eski güzel ananelerimizi biz de bilelim, canlandıralım; müslümanların ne kadar misafirperver, fedakâr, vefakâr, faziletli, izzetli, ikramlı, hizmetli, gayretli, ihlaslı olduğunu fiilen gösterelim.
Bakalım bu teklifimi, ilk uygulama şerefini hangi il kazanacak!
Allahu Teâlâ cümlenizden razı olsun, cümlenizi nice nice hayırlara muvaffak eylesin, âmîn bi-hürmeti seyyidi’l-mürselîn sallâllâhu aleyhi ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîn!
*