7 Cemaziyelahir 1442 | 20 Ocak 2021
 
A257D1D7-A390-443A-A8A7-3ED77B0D1AAE
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Makaleler
    • İslam Dergisi Başmakaleleri
    • Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri
    • İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri
    • Panzehir Dergisi Başmakaleleri
    • İdeal Yol
Makaleler > İslam Dergisi Başmakaleleri

Yine Gayret Bize Düştü!



Eylül 1994

Daima Allah’ın en sevgili kulu ve Resûl-i Ekrem’i Muhammed Mustafa’sının (sas.) yolunca gitmeye çalışan; hayatta tek gayesi rızâ-yı Bârî’yi kazanmak olan bir ümmetiz, elhamdülillah! Herkesin iyiliğini istiyoruz, kimseye kastımız yok, karınca bile ezmemeye çalışıyoruz.

Hz. Peygamberimiz çok merhametli, çok yumuşak kalpli, çok cömert, çok lütufkâr, çok affedici idi; ama gene de müşrikler ona çok eza-cefa yaptılar, öldürmeye kalktılar; onu, kendini savunmaya mecbur bıraktılar, savaşa çektiler; o da çok cesur, çok mert, çok kahraman olduğu için savaştan kaçmadı, kâfirlere hak ettikleri, müstahak oldukları hezimeti tattırdı, onları yendi. Yine de hayatı boyu yaptığı pek çok sefer ve savaşta öldürülen kâfir ve müşrik sayısı hayret edilecek kadar az olmuştu (150-200 kişi kadar).

Bizim ecdadımız da kimseye zulmetmedi; gayrimüslimlerle yapılan savaşların çoğu düşmanın hücumuna karşı savunma ve cevap mahiyetindedir. Buna mukabil hıristiyanların çeşitli iç ve dış savaşlarda, sayısız haçlı seferlerinde müslüman, yahudi, hatta hıristiyan halklara karşı yaptıkları gaddarlık ve katliamlar korkunç rakamlara ulaşır. Yani Hıristiyanlığın, batıl ve yanlış inancına rağmen birtakım ülkelere yayılması yahut da hâlâ tutunması zulme, engizisyona, teröre, baskıya, teşkilatlılığa, müstemlekeciliğe, emperyalizme dayanır; tıpkı bugün Yugoslavya’da, Kafkasya’da, Afrika’da, Güneydoğu Asya’da olduğu gibi. Buna rağmen onlar, “Usta hırsız ev sahibini bastırır.” misali, suçu sömürdüklerine, mazlum ve mustazâflara, masum ve geri kalmış milletlere, mü’min ve müslümanlara atar; İslâm’ı, tasavvufu, takvayı, ihlası karalamaya, yeryüzünden silmeye, ortadan kaldırmaya çalışıp dururlar.

Bu yüzden, sulh ve sükûn, huzur ve kardeşlik, insanlık ve centilmenlik, birlik ve beraberlik istediğimiz; bize yapılmış olan nice nice zulüm ve saldırıları, hasar ve zararları affetmeye razı ve hazır olduğumuz halde, hâlâ bize kin güder, düşmanlıklar icat eder, iyiliklerimize karşı nankörlüğe sapar, fitne ve fesat çıkarır dururlar. Ne diyelim, cibilliyetleri, tıynetleri, siyretleri, sıfatları böyle! Eh! Biz de artık gafletten, rehavetten uyanalım, gereksiz ve aptalca iyi niyeti terk edelim, aklımızı başımıza devşirelim, tedbirimizi alalım. Biz ne kadar iyi niyetli olsak onlar anlamıyor; bize dinimiz ve imanımızdan, tarihimiz ve mâzîmizden dolayı veya jeopolitik önemi çok yüksek olan güzel ve bereketli topraklarımızı paylaşmak istediklerinden ya da genç ve dinamik nüfusumuzdan korktukları, sanayileşme ve kalkınmamızdan endişelendikleri için veya sömürülerini engelleriz, mazlum halkları uyandırırız diye böyle düşmanca davranıyorlar.

Bizi yenmek veya zarara uğratmak için her çare ve yola da başvurabiliyorlar; gerilla savaşları, sabotajlar, orman yangınları, iktisadî çelmelemeler, turizm baltalamaları, denizlerimizi pisletmek, mahsullerimize, hayvanlarımıza hastalıklar bulaştırmak, ihracatı engellemek, içteki ihtilaf, husumet ve rekabetleri körüklemek, ülkemizde ırk kavgaları, mezhep çatışmaları çıkartmak, yönetimi dejenere etmek, adlî mekanizmayı bozmak, rüşvet, adam kayırma, yağmalama, devlet imkânlarını suistimal, hırsızlık, seks azgınlığı ve sapıklıklarını yaymak, ahlâkı dejenere etmek, zührevi hastalıkları halka bulaştırmak, gençliği ifsat etmek, aileyi yıkmak, millî örf ve âdetleri bozmak, kültür emperyalizmi yapmak, misyonerlikle halkımızı yüce dinimizden döndürmek; bize güç ve kuvvet veren her şeyi zayıflatmak, ülkeyi parçalamak, varlığımızı yıkmak, yok etmek gibi...

Çok cani, çok insafsız, çok gaddar, çok hunhar, çok barbar düşmanlar bunlar! Ne âhiret hesabından, Allah’tan, azaptan korkuyor; ne de diğer milletlerden utanıp çekiniyorlar; medenî duygulardan, insaf ve vicdandan yoksun, tabiat sevgisinden, merhamet hissinden mahrum, acayip ve ilkel varlıklar! Yakıyor, yıkıyor, öldürüyor, her şeyi mahvediyorlar da vicdanları sızlamıyor.

O halde bizler de çok uyanık, çok atik, çok gayretli, çok dikkatli olmalıyız; çok acil, çok sert, çok etkili, çok caydırıcı, çok pişman edici tedbirler almalı, çareler bulmalı; onların yaptıklarını fitil fitil burunlarından getirecek, çok münasip, çok ağır cezalar koymalı ve ihmalsiz uygulamalıyız. “Yapana yapmak, ar değildir.”; “Merhametten maraz doğar.”; suçluya acımak, merhamet ve müsamaha göstermek, cezaları uygulamada gevşek davranmak olmaz! Yazık değil mi, 100-150 senede çalışarak telafi edemeyeceğimiz muazzam kayıplara, trilyonlarla ölçülecek müthiş zararlara, hızla eritilen ve yok edilen millî servetlere, menfaatlere ve doğal güzelliklere!

Bir orman yangını sabotajcısı, Yunanistan’da eğitildiğini itiraf etmiş, bir dergi filanca anarşist ve teröristin bu konudaki talimatını yayımlamış, bir papazın kitabında İslâm ülkelerinde böyle yangınlar çıkarmak teşvik ve tavsiye edilmiş...

Bunların üzerine çok büyük hiddet ve şiddetle gitmeliyiz, bu canilere öyle cezalar hazırlamalıyız ki ibret-i âlem olsun, tarihe geçsin, başka heveslileri caydırsın, korkutsun, sindirsin. Bunların pis emelleri, kara ve katı kalpleri konusunda halkımızı uyandırmalı ve şuurlandırmalıyız. Bu fesatları planlayan merkezleri süratle bulmalı ve tahrip etmeliyiz; gerekirse “mukâbele bi’l-misl” hakkımızı şiddetle kullanmalıyız. Hele hele bu düşmanların, ülkemizle ilgili başka büyük kazanç, çıkar ve menfaatlerini derhâl baltalamalı, kâr ve istifade yollarını hemen tıkamalı, muazzam mahrumiyet ve zararlara uğramalarını behemehal sağlamalıyız.

Bir yandan da zararları telafi etmek ve mesela, şu son günlerin, müthiş orman yangınlarının tahribatını izale eylemek için derhâl seferber olmak gerekiyor.

Bizim birkaç yıldan beri başlattığımız çok güzel çevre ve kültür çalışmalarımız vardı. Bunları hızlandırmalı ve genişletmeliyiz. Her il, ilçe, belde ve köydeki değerli kardeşlerimden rica ediyorum:

Muhitinizde bir çevre ve kültür derneğiniz yoksa hemen kurun. İmkân var ise devletin ormanlarını kiralayın, koruyun, işletin.

Bölgenizdeki değerlendirilmemiş alanları, ucuz arazileri satın alarak şahsî mülkünüz olarak ağaçlandırın.

Bir kısım tasarruflarımızı arazi alımına kaydırarak, şahsen veya aile, grup, dernek, vakıf olarak o araziyi ihyaya çalışın; mera, mezra, kavaklık, fidanlık, spor sahası, meyvelik, koruluk, sosyal alan, park, bahçe yapın. Bataklık, çoraklık, taşlık, çöl, bayır, dağ demeyin, sondaj vurun, su çıkarın, yoksa tankerle, traktörle, kovayla su taşıyın, küfeyle toprak getirin, yüzlerce, binlerce ağaç dikin (özellikle fıstık çamı teşviklidir, ceviz güzel ve kıymetlidir). On sene, yirmi sene, yüz sene sonrasını, çocuklarınızı, torunlarınızı düşünün! Var gücünüzle ve tüm aile olarak çalışın, tatili, bayramı, emekliliği, mesai haricini hep bu yolda değerlendirin!

Düşmanlar yurdumuzu harabeye çevirmek peşinde; siz mamurelik, bağlık, bahçelik, çayır, çimen, koru, orman ve gülistan yapmaya çalışın! Dinimizin ağaç dikmeye verdiği önemi, kazanacağınız muazzam sevapları, öldükten sonra bile almaya devam edeceğiniz mükâfatları hiç unutmayın!

Bir de şu kâfircikleri müslüman etmeye yönelik her türlü gayret ve çalışmalarımızı canla başla destekleyin. Görüyorsunuz ki insan İslâmsız olunca, insanlıktan da çıkıyor canavarlaşıyor, cümle cihanı fesada uğratıyor.

Allah tevfîkini cümlenize refîk eylesin; gayret, himmet ve kuvvetinizi artırsın! Âmîn bi-hürmeti seyyidi’l-mürselîne ve âlihî ecma’în!

*


iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et