Şu sıralar, İngiltere’de New Castle (Upon Tyne) şehrinde çok değerli ve çok sevgili dostlarla birlikteyiz. Buraya birkaç sebepten dolayı geldik.
En başta, 27-30 Ağustos tarihlerinde Leicester’de tertiplenmiş olan İngiltere ikinci aile eğitim çalışmaları vardı, ona davetli idik, söz vermiştik, katıldık; sevimli ve samimi geçti, muhabbetleri tazelemiş, yeni yeni dostlar kazanmış olduk.
Bu aile eğitim toplantılarımız camiamızda gelenekselleşti; hem ucuz ve tatlı bir tatil, dinlence ve eğlence, hem de faydalı ve etkili eğitim ve öğretim vesilesi oluyor. Kardeşler birbirleriyle ailece tanışıp yakınlaşıyor. Topluca ibadetler îfâ ediliyor; dini, tasavvuf ve tarikati, iyi ahlâk ve kâmil dervişliği uygulamalı olarak öğrenme imkânı sağlıyor. Ben bunu sevgili Peygamberimiz Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) hazretlerinin eğitim usulü olarak görüyorum. Çünkü o da ashabı ile birlikte bulunarak, birliktelik (sohbet) ile hayatın tabiî akışı içinde, güncel olaylar karşısında nasıl bir tutum takınılması gerektiğini uygulamalı olarak göstererek ashabına (arkadaşlarına) dini, ibadeti, imanı, ihlası en güzel, en kolay, en anlaşılır şekilde öğretiyordu.
Bu tür toplantılara civar ülkelerdeki kardeşlerden de katılımlar oluyor. Karşılıklı bilgi ve görgü aktarımı sağlanıyor, teşkilatlanma ve çalışma hedefleri de müzâkere olunuyor, çok güzel sonuçlar alınıyor.
Buradaki toplantıları yaptığımız yer Markfield semtinde, Pakistanlı müslümanların kurduğu çok yüksek seviyeli bir müessese, bir vakıf merkezi, ismi The Islamic Foundation; kurucuları merhum Mevdûdî ile ilgili kişiler, aydın ve görgülü, bilgili ve unvanlı şahsiyetler. Geldiler, benimle tanıştılar, tesisleri gezdirdiler; iş birliği, yardım ve destek istediler. Pek çok ilmî araştırma ve çalışmalar yapmışlar, nice İslâmî eser neşretmişler, bazıları dilimize de çevrilmiş. Bizim de muhtelif ülkelerde böyle ilmî, İslâmî, tesirli, faydalı tesisler kurmamız, talim ve terbiye, irşad ve tebliğ vazifemizi güzel yapabilmemiz için şart diye düşünüyorum.
Diğer bir sebep de New Castle şehrindeki kardeşlerimizi ziyaret idi. Yeğenimin bir oğlu olmuştu, arkadaşlar orada dernek ve mescit olarak yeni bir bina satın almışlardı, onları tebrik etmek istiyorduk. Yeni aldıkları mülkü çok beğendim, üç katlı güzel bir bina, Allah iyi ve faydalı hizmetler yapmayı nasip eylesin. Bizim de zaman zaman buralara gelmemiz, kalmamız, çalışmalara katılmamız çok uygun olacak gibi görünüyor.
Buradaki ikâmetimizde hâlen faaliyette bulundukları kiralık binada toplantılar, konuşmalar, ziyafetler, merasimler tertipledik; yeni ihtidalar (İslâm’a girişler), tevbeler, tasavvufa katılanlar, intisaplar oldu; çok değerli yeni dostlar kazandık, çok mutlu, sevinçli, neşeli anlar yaşadık, çok hoş günler geçirdik, tatlı intibalar, zevkli hatıralar edindik. Gezme ve ziyaret çok önemli ve çok gerekli. Buradaki Türkler, çoğunlukla İngiliz eşler edinmişler, çoluk çocuğa karışmışlar; İslâm’ı hem kendilerinin, hem de aile fertlerinin tanıması, öğrenmesi, sevmesi lâzım. Bunun için bizlerin uygun, sıcak, sevimli bir ortam oluşturmamız ve çok çalışmamız gerek. Allahu Teâlâ tevfîkini refîk etsin, hayırlara muvaffak eylesin; ömrümüzü rızasına uygun a’mâl-i sâlihâ ile geçirmeyi, arkamızda hayırlı ve faydalı eserler bırakmayı, sadaka-i cariyeler, hayır hasenât, müessesat ve müberrat tesis etmeyi nasip buyursun!
Bu arada Türkiye’yi de çok özlediğimizi belirtmek isterim, inşaallah sıhhat ve afiyet, huzur ve saadetle avdet eyler, dostlara kavuşuruz. İnşaatlarımız tamamlanır, yeni atılımlarımızı yapar, aşk ve şevkle başarıdan başarıya koşarız. Özellikle radyo, televizyon ve gazete çalışmalarına hız vermeyi temennî etmekteyim; büyük bir sabırsızlık ve iştiyak ile o günleri gözlüyor ve bekliyorum.
Elhamdülillah kardeşlerimiz çok üstün başarılar sağlıyor, çok saygın ve olgun çalışmalar yapıyor. Çok şükür ki camiamız, çok mübarek topluluk, cemaatimiz çok salih ve muslih bir taife, yolumuz çok feyizli ve nurlu bir cadde-i kübrâ; dergilerimiz, yayınlarımız çok asil ve necip bir mektep (ekol).
Ne kadar şükretsek, ne kadar hamdeylesek azdır, Mevla nazardan, zarardan, şerden saklasın! Fetrete, zillete, akâmete, hızlâna, hırmâna, hüsrana uğratmasın! Zikrinde, şükründe ve hüsn-i ibâdetinde tevfîkini daima refîk eylesin, bizleri lütfuyla, nusretiyle, kudretiyle, kuvvetiyle teyit ve takviye buyursun, daima mansur ve muzaffer, galip ve aziz ve muteber, eşref ve akva ve ekber kılsın! Âmîn bi-hürmeti seyyidi’l-mürselîn!
*