6 Cemaziyelahir 1442 | 19 Ocak 2021
 
A257D1D7-A390-443A-A8A7-3ED77B0D1AAE
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Makaleler
    • İslam Dergisi Başmakaleleri
    • Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri
    • İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri
    • Panzehir Dergisi Başmakaleleri
    • İdeal Yol
Makaleler > Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri

Yaralıyım, Yaralıyım, Yaralı...



Eylül 1994

Allah’a (celle celâlüh) samimiyetle inanmış, halen yeryüzünde tek doğru, saf ve pak din olan İslâm’a gönül vermişiz. Kimseye zarar vermek, can yakmak, gönül kırmak istemeyiz; çünkü mesuliyet duygusu taşıyoruz, mahkeme-i kübrâda herkesin bu dünyada yaptıklarından hesap vereceğini biliyoruz. Gayemiz, Rabbü’l-âlemîn olan Mevlâmız’a çok güzel, çok ihlaslı kulluk eylemek... Onun nebiyy-i ekremi, resûl-i muhteremi, Muhammed-i Mustafâ’sı, en ulu rehberimiz ve önderimiz (sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem). Ona uymaya gayret ediyor, onun gibi sabırlı, hilimli, adil, müşfik, affedici, cömert, zarif ve latif hareket etmeye çalışıyoruz; sessizliğimiz, sükûnumuz, vakarımız yanlış anlaşılmasın. Kimse bizi beceriksiz, pısırık, korkak sanmasın!

Şu ülkemizin haline bakın! Şu çevrenizdeki yeni türeme, arsız, yüzsüz, hırsız, şarlatan, şaklaban soysuzlara bakın!

Kimi en yüksek mevkilere tırmanmış, subaşlarını tutmuş, ha babam rüşvet alıyor; dul, yetim malı çalıyor, hazineyi soyuyor, domuz gibi yiyor, sülük gibi şişiyor, çuval gibi kesesini haramla dolduruyor, har vurup harman savuruyor. Gazeteler bunları yazıyor, namuslu insanlar yolsuzlukları sayıp döküyor ama kim kime, dum duma! Adalet mekanizması hızlı değil, mahkemeler güvenli değil, kanunlar yeterli değil, cezalar kötülüğü durdurucu, fesatçıyı caydırıcı değil! Bu çok vahim bir durum, bu konuya ciddiyetle eğilmeliyiz.

Ne yapıp yapıp, er geç suçluyu mutlaka bulmalı, hak edene hak ettiği cezayı mutlaka vermeliyiz. Mekanizma bu tarzda düzenlenmeli ve çalıştırılmalı. Namuslu, faziletli, bilgili, görgülü, vatanı, milleti, adaleti seven insanlar birleşmeli; düşünmeli, taşınmalı, yeterli, etkili tedbirler bulmalı ve bunları uygulamaya yarayacak alet, edevat ve teşkilatı tesis etmeli!

Kimi kalkmış, yemyeşil ormanlarımızı cayır cayır yakıyor; bilerek, hunharca, vahşice, insafsızca, yersiz, haksız, anlamsız olarak, ‘eylem’ diyerek... Fatih Sultan Muhammed Han (1432-1481) (aleyhi’r-rahmetu ve’l-gufrân) “Yaş kesenin, başını keserim!” buyurmuş; bu bizi yıkmaya, mahvetmeye kastetmiş canilere, bakalım mahkemeler ne ceza verecek? Hadsiz hesapsız milli zararlarımızın telafisi mümkün mü? Onlara ceza olarak ne yapsalar hıncımızı, acımızı söndüremez. Asıl iş bu işleri baştan hiç yaptırmamak idi; olan olduktan, ölen öldükten, yanan kül olup bittikten sonra kıymeti yok!

Tedbirler gevşek, resmi teşkilatlar maalesef laçka; çünkü şer kuvvetler oralara da sızmış. Burada da bizlere büyük görevler düşüyor, sivil halk olarak neler yapabileceğimizi çok iyi düşünmeliyiz. Biz, devletin ağır aksak, eli kolu bağlı, maddî güçten mahrum organlarından çok daha atik, çok daha fedakâr, çok daha güçlü, çok daha etkili olabiliriz ve olmalıyız. Oradaki iyi niyetli memurlarla, uzmanlarla el ele, iç içe, omuz omuza... Çünkü bu yurdun taşı, toprağı, ormanı, madeni, maddî, mânevî, tabii tüm güzellik ve zenginliklerinde bizim de hakkımız var, korunmasına da katkımız olmalı. Şer güçleri organize olduğu kadar, hayr güçleri de organize olmalı, çok kuvvetli olmalı!

Bir hançer de eğitim öğretim alanından: Gözü dönmüş caniler, asil öğretmen kardeşlerimizi de katliama uğrattılar. Acımız sonsuz... En güzel, en yüce duygularla, en sevaplı hizmeti sunmak için en tehlikeli bölgelere fedakârca giden o genç öğretmenleri korumaktan devlet, bölge halkı ve bölge emniyet kuvvetleri bu kadar mı âciz? Hayretler içindeyim. Ora halkına da yazıklar olsun! Bu işin içinde de bir bit yeniği var, Başbağlar katliamı gibi... .’ın o çalışkan ve dürüst valisi ne korkunç gerçekler açıklamıştı! Şimdiye kadar ne oldu, hiç; hep hava, cıva! Katiller hapisten kaçırıldı, ölen öldüğüyle kaldı!

Aziz kardeşlerim! Çok yerden yaralı, çok sebepten acılıyız. Allah ölenlerimize rahmet eylesin, ruhları şâd, durakları cennet olsun! Ama artık bizler de gözümüzü açalım. Görüyorsunuz, Türkiye’de birtakım gruplar tezgâhını kurmuş, kanunları çatır çatır çiğniyor, ülkeyi batıracak işleri pervasızca yapıyor, birbirlerini de çete gibi koruyup kolluyorlar; hem de kanunsuz yollarla trilyonluk menfaatler sağlıyor, devleti içten kemiriyor, halkı insafsızca zarara uğratıp sömürüyor, her şeyi mahvediyorlar.

Birleşmez, yolsuzluklara el koymaz, suçlulara dur demezsek sonumuz çok vahim olacak! Devlet batacak, millet perişan olacak.

Sosyal ve kültürel, milli bir seferlik ilan edelim, zulmün karşısına dikilelim, mazlumun yardımına koşalım, hakka ve hayra destek olalım!

*


iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et