8 Temmuz 1992 Çarşamba günü İLKSAV’ımız (İlim Kültür ve Sanat Vakfı) Tokat-Turhal’da tesis ettiği “İbni Kemal Kültür Merkezi’miz”, son derece kalabalık ve seçkin bir davetli iştirakiyle çok muazzam ve tatlı bir programla hizmete açıldı. Allah (celle celâlüh) emeği geçen değerli kardeşlerimizden razı olsun; onları da bizleri de sizleri de cennet ve müşahede-i cemâliyle taltif eylesin!
Oradan Tokat-Niksar’a, Niksar’dan Başçiftlik yayla beldesine geçtik. Camide kalabalık bir cemaate hitabımız oldu. Halkı, son derece samimi, duygulandırıcı bir sevgi ile bizi misafir etti.
Karadeniz’in meşhur dağlarını Aybastı kasabası üzerinden aştık, çok şirin bir şehir olan Ordu’da geceledik. Elhamdülillah ülkemiz emsalsiz güzellikler ve eşsiz imkânlar diyarı; buraları bize emanet bırakan fatih ve şehit ecdadımız nur içinde yatsınlar; onlara layık torunlar olmayı da Allah yeni nesillere nasip eylesin! Her şehirde nice ihvân-ı sâdıkinimiz olduğunu memnuniyetle müşahede ettik. Her birinin davetini aldık, onların hepsini kabul etsek, ziyaretine gitsek aylar, yıllar sürebilir. Ama biz asıl planımız gereği çok önemli bir kültür toplantısı için yola çıkmıştık; oraya yetişmemiz gerekiyordu, “İnşaallah bu güzel beldelere tekrar tekrar geliriz.” diye temenni ederek hızla seyahate devam ettik. Gümüşhane’ye 11 Temmuz Cumartesi günü sıhhat ve selametle vasıl olduk.
Gümüşhane’de, pek değerli hocamız, Râmûzü’l-ehâdîs ve Levâmi‘ü’l-‘ukûl gibi hadis, Câmi‘u’l-usûl, Mecmû‘atü’l-ahzâb gibi tarikat ve tasavvuf kitaplarıyla; yetiştirdiği 116 kadar alim, halife ve şeyh, irşat ve îlâ-yı kelimetullâh hizmetleriyle tanınmış, beynelmilel şöhret sahibi kutbu’l-aktâb, şeyhler şeyhi ‘Gümüşhânevî Ahmed Ziyâeddin Efendi’ (1813-1893) hazretlerinin mübarek ve aziz hatırasını yâd ve uluvv-i Cenâbı ve kıymet-i uzmâsı konusunda halkı ikaz ve irşat ve ruhunu şâd etme maksadıyla tertip ettiğimiz bilimsel sempozyum (ilmî konuşmalar ve tebliğler toplantısı) çok muhteşem başladı.
Değerli Gümüşhane valisi ve muhterem belediye başkanları da toplantıya şeref verdiler, daha nice ilim ve irfan erbabı konuşmacı ve dinleyici olarak bu ilim ziyafetine iştirak etti, o güzel şehir çok müstesna günler yaşadı; büyük zevk ve feyizler, çok faydalı neticeler husule geldi; bizler de âcizâne son derece memnun ve mesrur olduk; müjdeli rüyalarla da taltif olunduk, yeni ihvan ve dostlar kazandık.
Buradan Trabzon, Rize, Hopa, Artvin-Yusufeli’ne doğru seyahate devam ettik; konuşmalar, vaazlar, ziyaretler yaptık.
Karadeniz sahillerimiz harika! Bizler yıllar boyu uzaklarda, şairin “Ol mâhîler ki derya içredir, deryayı bilmezler.” dediği gibi ecdat yadigârı aziz toprakların, nice nice imkân ve güzelliklere sahip olduğunu bilmeden yaşadığımıza esef ettik. İnşaallah bu şaheser manzaralar, doyurucu yeşillikler, renkli ve sevimli, samimi ve dindar halklar, değişik kültürler hazinesi diyarlara artık daha sık gelmeye niyetlenmiş bulunuyoruz.
Biz, kültür ve tarihimize, bu topraklardan yetişmiş muhterem şahsiyetlere, doğal çevremiz ve tabiat güzelliklerimizin korunmasına, dinî, edebî, mîmarî ve kültürel eserlerin tanıtılmasına; yeni nesillerin bu diyarları, bu mefahirimizi severek, yüksek ve asil şahsiyetleri kendisine örnek alarak yetişmesine, onların izinde ve yolunda yürümesine çok büyük önem veriyoruz.
Tüm inançlı halkımızı ve özellikle kültürlü tabaka ve yüksek öğrenim gençliğini bu istikamette büyük bir heyecan ve şevkle etrafımızda, toplantılarımızda görmekten son derece mutluyuz.
*