Okullar açılıyor; yeni ders yılı, her seviyedeki bütün öğrencilere hayırlı ve başarılı olsun! Yüce Rabbimiz onları maddî, mânevî, aklî, bedenî, rûhî, ahlâkî, dinî fitne ve fesatlardan, kötü hal ve alışkanlıklardan; tembellikten, yanlışlıktan, hüsran ve hizlandan, hastalıktan, haramlardan, günahlardan korusun, bizlere, onların üstün başarılarını, güzel günlerini, her türlü mürüvvetlerini, dünya ve âhiret mutluluklarını göstersin, göğüslerimizi kabartsın, gönüllerimizi şenlendirsin!
Tahsil görmek, ilim öğrenmek, çok önemli, çok değerli, çok sevaplı, çok mübarek, çok faydalı ve çok lüzumlu bir faaliyet. Çoluk, çocuk, büyük, küçük, kadın, erkek hepimiz daima ilim, irfan tahsil ve terbiye yolunda olmalıyız. Öğrenmek, sadece okul çağındaki çocuklara mahsus değildir; hepimizin, her zaman öğrenmesi gereken pek çok hususu öğrenmeye çalışması lazımdır, şarttır, hatta farzdır.
Gün içinde çocuklar için öğrenim saatleri olduğu gibi bedenen çalışanlar, iş gücü, ticareti, sanatı ile uğraşanlar için de mesai dışında birtakım öğrenme saatleri olmalıdır. Akşamlar, sabahlar, geceler, yolda, vasıtada geçen zamanlar, hafta sonları, tatiller öğrenim fırsatları olarak iyi değerlendirilmeli, aziz ömrün bir saniyesi bile boşa geçirilmemelidir.
Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ Efendimiz (sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem) bizi ilim öğrenmeye çok şiddet ve hararetle teşvik ediyor. Maddî, mânevî, dinî, dünyevî, uhrevî, her şeyi öğrenmek müslümanlar için zevkli bir görev. Tabii bir insanın her şeyi bilmesi, ‘allâme-i küll’ olması çok zor ve hatta imkânsız, iş bölümü ve ihtisaslaşma şart.
Herkesin, her şeyden önce özellikle akîl ü bâliğ olmadan, sorumluluk çağına girmeden önce dinini öğrenmesi lazım; çünkü eğer farzları, helalleri, günahları, haramları öğrenmezse hayat imtihanını kaybeder, âhirette çok pişman ve perişan olur.
Bunun için Peygamberimiz büyük küçük hepimize özellikle ve öncelikle Kur’ân-ı Kerîm’i çok iyi öğrenmemizi tavsiye buyuruyor; Kur’an okuyup mucibince amel edeni içi misk dolu bir dağarcığa teşbih ediyor, okuyana Kur’an’ın her harfi için on sevap verileceğini bildiriyor.102
Kur’an’ın öğrenilmesinde en önemli kaynak hadîs-i şerîfler olduğundan, bizler hadis kitaplarını da çok okumalı, Sünnet-i seniye-i nebeviye’ye sımsıkı sarılmalıyız.
Dinimize göre, öğrenilecek başka dünyevî şeyler de var. Mesela Efendimiz çocuklara, büyüklere yüzmeyi, atıcılığı öğretmeyi, Arapçaı güzel konuşmayı, feraiz (miras taksimi) ilmini, ensab (soy sop, sülale) ilmini (akrabalar bilinsin aransın, kollansın diye); nücum (yıldızlar) ilmini (karada, denizde yön tayini yapılabilsin diye) tavsiye buyurmuş.103
Bazı hadîs-i şerîflerde de rûhî ve ahlâkî hasletler tavsiye eylemiş; mesela: “Sekinet ve vakarı öğrenin, yakin: (şeksiz, tereddütsüz, apaçık imanı) öğrenin, kendinden ilim öğrendiğiniz kimselere saygı ve tevazu gösterin, tefekkür eyleyin, tevekkül eyleyin, sabredin...” diye emretmiş. Demek ki hem dinî, hem dünyevî, hem ahlâkî hususları öğrenmeye çalışacağız, çocuklarımızı böyle çok yönlü, çok sağlıklı, çok erdemli, aklen ve bedenen çok yetenekli, çok becerikli yetiştireceğiz.104
Yazımızı Efendimiz’in çok önemli bir hadîs-i şerîfi ile bitirmek istiyorum (Bunu bütün kardeşlerim ezberlesinler!):
“İlim öğrenin, çünkü ilmin Allah rızası için öğretilmesi haşyettir; öğrenilmeye çalışılması ibadettir; karşılıklı müzakere edilmesi tesbihtir; araştırılması cihattır; bilmeyene öğretilmesi sadakadır; layık olan, ehil olan kimselere sunulması kurbiyettir.”105
“Zira ilim, helal ve haramın bilinme yeridir, Cennet yolunun nurlu işaret feneridir, tenhalıkta insanın enîsi, yalnızlıkta arkadaşı, halvette sohbetdaşı, darlık ve genişlikte, sıkıntı ve sevinçte kılavuzu, düşmana karşı silahı, dostlarına karşı ziyneti, diyâr-ı gurbette yakınıdır. Allah ilim ile bazı insanları yüceltir, yükseltir, cennette server eyler.”106
*