Dinî hayatımızın sıhhat ve selameti, kuvvet ve salabeti, şahıslarımızın ve milletimizin izzet ve itibarı büyük ölçüde ‘hürriyet’e bağlıdır. Hür olmayınca, çeşitli baskı, entrika ve melânetlerle ibadetlerimiz engellenir; inancımıza abuk sabuk müdahaleler yapılır; camilerimiz yakılıp yıkılır; dindaşlarımız itilir kakılır, hapse atılır hatta asılıp, kesilip, öldürülür. Bunun dünyanın her yerinde her gün yüzlerce, binlerce misalini görmekte ve ümmet olarak çok acı çekmekteyiz.
Onun için hürriyetlerimizi hiç bir şekilde feda etmez, haklarımızdan asla taviz vermeyiz. Fakir, konforsuz olabiliriz, yoksulluk ve mahrumiyetlere katlanabiliriz; zorluk ve meşakkatleri yüklenir, çeşitli sıkıntı ve zorlukları göğüsler uzun zaman sabredebiliriz ama boyunduruğa, hürriyetsizliğe, esarete, köleliğe, horluk ve hakarete katiyen rızamız ve tahammülümüz yoktur. Hür doğduk, hür yaşayacak ve hür olarak öleceğiz inşaallah! Bu konuda korkunç bir hırsımız, engin bir azmimiz var.
Önümüzde zor günler, üstümüzde kara bulutlar, çevremizde azılı düşmanlar ve hatta içimizde kapkara hainler, mosmor nankörler ve kıpkızıl ajanlar görülüyor. Kafaları şeytanlık, kalpleri kin, gözleri kan dolu... Ellerinde modern araç, gereç ve silahlar; arkalarında ikiyüzlü kalleş ve fettan müttefikler... Ama bizim de aziz ve züntikam olan Allah’ımız var (celle celâlüh ve azze şe’nüh). O, ne iyi Mevlâ, ne iyi dost, ne iyi yardımcı! Bu ecdat yadigârı vatanı ne yabancılara sattırır, ne düşmanlara kaptırır, ne de gafil ve cahillere böldürürüz. Bunlara teşebbüs edenlerden, yakın bir gelecekte kesin olarak hesap da soracak, onları ve yardakçılarını bir gün yaptıklarına pişman duruma getireceğiz, –Allah’ın avni, izni, nusreti ve ruhsatıyla– inşaallah!
Önümüzde büyük sosyal ve kültürel güçlükler vardır; bu milletin bir tarih boyu kardeşçe beraber yaşamış, beraber gülmüş ağlamış evlatları, parça parça, bölük bölük bölünmüş, birbirine hasım, rakip ve düşman haline getirilmişler, öz benlik ve kültürlerinden koparılmış birbirlerine yabancılaştırılmışlar, boş ve batıl, sakat ve yabancı fikir, ideal ve ideolojilere bulaştırılmışlar. Biz süratle bu düşmanlıkları tedavi edecek, şaşıranlara doğru yolu gösterecek; insanımızı gerçek ve asil idealler etrafında toplayacak, milletimizi ve ümmetimizi faydalı istikamette yönlendirecek, sevgi ve saygı dolu, şevk ve enerji yüklü bir toplum haline getirecek çalışmalar yapmak zorundayız. Bunu acilen başarmak gerekiyor ve tüm istikbal ve istiklalimiz buna bağlı görünüyor.
Önümüzde milletçe büyük malî darboğazlar ve ekonomik güçlükler de vardır. Mutlaka ve muhakkak, fert ve cemiyet olarak daha çok üreten, daha çok kazanan, ama tasarrufa âzamî dikkat ve riayet göstererek, daha az harcayan, israftan şiddetle kaçan ve yatırım yapan kişiler haline gelmeliyiz.
Önümüzde ciddi savaş tehlikeleri vardır, içimizde ilan edilmemiş bir iç savaş zaten cereyan etmektedir. Gazetelerde yazıldığı gibi, terörist ve anarşistleri, katil ve hainleri himaye eden, destekleyen ve besleyen zalimler aramıza bile yerleşmiş, resmi dairelere girmiş, meclise ve güvenlik kuvvetleri içine sızmıştır. Türkiye dört bir yanından birdenbire hücuma uğrayabilir, Bosna-Hersek durumuna düşürülebilir. Onun için gözümüzü açmalı, milli mânevî, sivil ve askerî her türlü güç ve kuvvetlerimizi, en yüksek kalite seviyesine çıkarmalı; yemeyip, içmeyip fert ve millet olarak çok etkili savunma silahları edinmeli, hatta atom bombası bile yapmalıyız. (Çünkü yetkililer bunun sadece finans meselesi olduğunu söylüyorlardı.)
Hülasa olarak ve müşahhaslaştırarak söylemem gerekirse:
1. Aranızdaki yersiz dargınlık, rekabet ve husumetleri terk edip derhal birleşin!
2. Her türlü hak ve hürriyetlerinizi korumada çok dikkatli ve titiz olun, birbirinizle iş birliği yapın ve süratle teşkilatlanın!
3. Yabancı ve düşman malı ve üretimi kullanmamaya çok dikkat edin! Kendi üretimlerimizi arayıp bulun!
4. Döviz yerine mutlaka ‘altın, gümüş’ kullanın!
5. Faize asla tamah edip bulaşmayın!
6. Harcamalarınızda tasarruf yaparak âzamî tasarruf sağlayın!
7. Tasarruflarınızı birleştirip büyük kuruluşlar teşkil edin!
8. Malî ve meslekî çalışmalarınızı savaş şartlarına göre ayarlayıp düzenleyin!
9. Şahsî, ailevî, mıntıkavî, beldevî, milli, beynelmilel her türlü savunma hazırlıklarını tamamlayın!
Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi dünyada, âhirette üzerimize olsun!
*