29 Şaban 1442 | 11 Nisan 2021
 
A257D1D7-A390-443A-A8A7-3ED77B0D1AAE
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Makaleler
    • İslam Dergisi Başmakaleleri
    • Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri
    • İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri
    • Panzehir Dergisi Başmakaleleri
    • İdeal Yol
Makaleler > İslam Dergisi Başmakaleleri

Ciddi Günler



Eylül 1990

Bu günlerin en ciddi, en önemli ve en hayati konusu –bizler için– Orta Doğu bunalımıdır. Emperyalizm çok cüretli teşebbüsler ve eylemler peşinde, pek çok kimse ise yazlıkta, zevk ve sefasında, gaflet uykusunda. Kıyamet kopabilir ama kimsenin kılı kıpırdamıyor.

Türkiye bunalımın hemen yanında, yüz yüze, kucak kucağa, büyük ölçüde içinde, sonuçlardan çok etkilenecek. Peki, bizler muhtemel, müstakbel gelişmeleri düşünüyor muyuz? Mesela, bir harp veya uzun sürecek bir bunalım için hazırlıklı mıyız? Bu yangından bizim tarafımıza kıvılcımlar sıçrarsa, başımıza neler gelebilir acaba? Vatandaş olarak, müslüman ve mü’min olarak, aile reisleri olarak, sorumluluk ve görevlerimiz nelerdir?

Türkiye müttefiklerine ne kadar güvenebilir? Komşularından emin olması mümkün mü? Bir provakasyona –I. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi– düşürülebilir mi? İçte Ermeniler ve bölücüler için bir parçalanma hevesine karşı neler yapmalıdır? Gizli veya âşikâr, müslümanı yine müslümana kırdırmak isteyenlere karşı sağlam ve etkili politik direniş nasıl sağlanır?

Hiç şüphe yok ki böyle çok ciddi olaylara karşı tedbirler çok önceden alınır; çünkü felaket kapıya dayandıktan sonra iş işten geçmiş olur. Maalesef ülkemizde sorumlular ve yöneticiler yıllar yılı uyumuşlardır. Samimi ve ihlaslı kimselerin ikazlarına, feryatlarına kimse kulak vermemiş, hatta bu gibi kimseler çeşitli yollarla karalanmış, yıpratılmak, yıldırılmak istenmiştir.

“Hazır ol cenge, eğer, ister isen sulh u salâh.” kaidesi gereğince var gücümüzle savaşa hazırlanmalı, eğitilmeli idik. Yazık ki ordumuz teçhizat bakımından küçük bazı komşulardan bile geri ve demode bırakılmak istenmiştir. Dış politikamız Orta Doğu’ya gereken önemi vermemiştir. İç politikada müslüman halkımız da oyalanmış, ustalıklı manevralarla pasif tutulmuştur.

Yıllardır gerekli sosyal, ekonomik, kültürel, dinî, askerî tedbirleri söylüyor, yazıyor; ilgilileri ve kardeşlerimizi uyarmaya, uyandırmaya çalışıyorduk. Bünyemiz çok kuvvetli olmalı idi. Müslümanlar birbirleriyle çeşitli sahalarda çok yakın ilişkiler kurmalı, dost ve kardeşçe davranmalı, yardımlaşmalıydı. Kadrolar çok iyi eğitilmeli, bilinçlendirilmeli, kalifiye elemanlar çoğaltılmalıydı. Emperyalizm her yönüyle iyi tanınmalı, oyunları bilinmeli, icraat dikkatle takip edilmeli, ajanlara, satılmış uşaklara kanmamalı, kurulan tuzaklara düşülmemeliydi. Dergilerimiz, kitaplarımız dikkatle okunmalı, bantlar dinlenmeli, nasihatler vaktinde tutulmalıydı.

Şimdi elimizde sadece palyatif tedbirler alabilme yolu ve imkânı var ve ancak “Zararın neresinden dönersek kârdır.” diye düşünebiliriz.

Paranın bir anda değersizleşiverdiğini Kuveyt’in istilası olayında gördünüz. Dövize bel bağlamamak, altın ve diğer kıymetli emtia ve eşyayı dikkatle tercih etmek şart.

Evlerde mutlaka, bozulmadan durabilecek, besleyicilik değeri yüksek gıda maddeleri bol miktarda bulunmalı.

İyi, birçok dalgalı radyo ve diğer haberleşme araçlarına sahip olunmalı, yakınlar ve dostlarla ilgi ve irtibat sistemi kurulmalı.

Mahallin sivil savunma ve barınma yerleri öğrenilmeli, yoksa münasip mahaller seçilmeli ve hazırlanmalı.

Gerekli meşrû silah (av tüfeği, tabanca, çakı, bıçak), alet ve edevat, aydınlanma cihazları, piller, fenerler, aküler hazır tutulmalı, okunacak kitaplar seçilip ayrılmalı, giyim eşyası ve gerekli örtüler, çadır ve sair barınaklar tedariklenmeli.

Sıdk u ihlâsla Cenâb-ı Hakk’a tevbe-i nasûh etmeli, kazaya kalan oruç, namaz ve zekâtlar ödenmeli, ibadet ve taate, zikir ve duaya devam edilmeli (Bunlara ilave olunabilecek diğer tedbirler için yakın dostlarınızla istişare edin).

Allah (celle celâlüh) bizleri ve tüm ümmet-i Muhammed’i her türlü afet ve felaketlerden korusun; dünyada ve âhirette saadet ve selamette kılsın; düşmanlara bizim üzerimize fırsat vermesin; onların hilelerini kendi başlarına ve aleyhlerine çevirsin; müslümanları mansur ve müeyyed, galip ve muzaffer eylesin! Âmîn bi-hürmeti seyyidi’l-mürselîn ve âlihî ve men tebi’ahû bi-ihsânin ilâ yevmi’d-dîn.

*


iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et