29 Şaban 1442 | 11 Nisan 2021
 
A257D1D7-A390-443A-A8A7-3ED77B0D1AAE
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Makaleler
    • İslam Dergisi Başmakaleleri
    • Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri
    • İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri
    • Panzehir Dergisi Başmakaleleri
    • İdeal Yol
Makaleler > Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri

Kurtuluş ve Yükselişimizin Yolu



Temmuz 1986

Yurt içinde ve yurt dışı seyahatlerimde müslüman halkların hal ve davranışlarını tenkitçi bir gözle inceliyor, birçok gayr-i İslâmî durum görüyorum: Kadınların, kızların, çocukların garip giyim kuşamları, yakışıksız tavır ve davranışları; ticarî hayattaki vefasızlık ve aldatmacalar; komşuluk âdabına riayetsizlikler, dostluk ve ahbaplıktaki gevşeklikler; aile hayatındaki dengesizlikler vs. bütün bunlar bir inanç ve kültür bunalımının, değerler anarşisinin tezahürleridir. Millet neyi, nasıl yapacağını şaşırmış durumda.

Çünkü çeşitli kültür ve ideolojilerin, beynelmilel menfaatlerin çatıştığı önemli bir bölgede, kritik bir zamanda yaşıyoruz. Her gizli güç, üzerimizde ayrı bir oyun oynamakta. Halk olarak tarih boyu derin ve kuvvetli bir İslâm kültürü ile yoğrulmuşuz; ama sonra ölçüsüz ve dengesiz bir şekilde Batı kültürüne yönelmişiz. O kadar ki bazıları kraldan daha fazla kralcı olmuş, müslüman olmak neredeyse suç haline gelmiş. Çokları çocuklarını yabancı kültür müesseselerinde yetiştirmeye koşuşmuş, bu işin âkıbetini bilen ve ondan korkan az. Kimi Fransız, kimi Alman, kimi İtalyan, kimi Amerikan, kimi Rus kültürü ile yetişmiş; kimi kapitalist, kimi sosyalist, kimi komünist... ama hepsi bize, öz kültürümüze, tarihî benliğimize ters ve yabancı bir yığın şaşkın yarı münevvere sahibiz şimdi!

Hâlâ çoğumuz dünyadaki bize düşman, emperyalist, gizli güçlerden ve onların kullandıkları metotlardan, maskeli faaliyetlerin perde arkasından bîhaber. Bu saflıkla onların destekledikleri ve kışkırttıkları gayrimüslim azınlıklara tarihte çeşitli anlaşmalarda büyük imkânlar, tehlikeli haklar tanımış, başımıza büyük dertler açmışız. Hâlâ onların ülkemizde sessizce teşkilatlanmalarına, kültür müesseselerimize el atmalarına, yaygın eğitim organ ve araçlarına çöreklenmelerine, muzır neşriyat ile hakikatlerde büyük tahrifat yapmalarına aldırmıyor, göz yumuyor, tedbir almakta gecikiyoruz.

İşte bu alt sosyal yapıdan dolayı kültür hayatımızda her taraftan ayrı bir ses çıkıyor. Fırsatı bulan gizli veya âşikâre milletin inancına, örf ve âdetine, zevkine, ahlâk ve âdabına sataşıp saldırmakta. Bu arada en iyi, en güzel şeyler kötülenip tenkit edilirken, en pespaye şeyler alçakça ve yüzsüzce tergib ve teşvik edilip bizi yücelten değerler ve mânevî bünyeyi besleyip kuvvetlendiren kaynaklar tahrip edilmeye çalışılıyor.

Vicdanlı, irfanlı, şuurlu ve sorumlu kişiler olarak bizler bu oyuna gelmemeliyiz, bu yapılanlara karşı uyanık ve tedbirli olmalıyız. Aile yuvasının sahibi hanımlar olarak üzerimize düşen görevleri iyi anlamalı ve gerekeni dikkatle yapmalıyız.

Her şeyimizin aslı, her derdimizin gerçek devası, hem dünya, hem de âhiret saadetimizin esası olan İslâm’a sımsıkı sarılmalıyız. Onun dipdiri, canlı, nurlu, edepli, hikmetli, kıymetli prensiplerine göre yaşamalıyız.

Sosyal bünyemize, aile ve iş hayatımıza sinsice sokulmuş İslâm’a aykırı ne kadar âdet, anane, fikir, zevk, arzu, istek, davranış, şekil ve motif varsa terk edilmelidir. Bu parazitler sökülüp atılmadan sıhhatli bir yaşam, parlak bir gelecek mümkün değildir.

Artık çevremizdeki, davranışlarımızdaki tezatlara göz yummamalıyız. Hayatımızdan, bizi mânen mahveden, çökerten, İslâmî olmayan her şeyi kovmak zamanı gelmiştir. Artık hacımızın papaz kıyafetinden; bacımızın artist ve aşüfte edâ ve haletinden; kafa ve kalplerimizin nefis ve şeytan zihniyetinden; ahlâk, âdab ve erkânımızın yabancı tesiratından tamamıyla paklanması icap ediyor.

Bundan sonra, farkına varmadan yapageldiğimiz her şeyin aslını araştırmalı, sebebini sormalı, kaynağını bulmalı, bizden olmayanı derhal terk etmeli, özümüze dönmeliyiz. Her şeyi yaparken Allah’ın rızasını düşünmeli, O’nun rızası olmayan işi yapmaktan şiddetle sakınmalıyız. Ruhumuza, davranışlarımıza, aile ve iş hayatımıza, sosyal bünyemize İslâmî, imanî ve ahlâkî prensipleri iyice yerleştirmeli ve onları korumakta dikkatli ve titiz olmalıyız.

Düşmana galebemizin kültürel silahı, çöküntüden kurtuluşumuzun vesile ve sebebi, her yönden diriliş ve yükselişimizin, ebedî mutluluğa erişimizin şaşmaz yolu budur.

*


iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et