30 Şaban 1442 | 12 Nisan 2021
 
A257D1D7-A390-443A-A8A7-3ED77B0D1AAE
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Makaleler
    • İslam Dergisi Başmakaleleri
    • Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri
    • İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri
    • Panzehir Dergisi Başmakaleleri
    • İdeal Yol
Makaleler > İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri

Yeni İslâmî Çalışmaların Ana Hatları



İlim ve Sanat, VI, 35-36 (1993)

Peygamber-i zîşânımız sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem Efendimiz hazretleri, “el-İlmü hayâtü’l-İslâm: İlim, İslâm’ın canı, hayatıdır.”9 buyurmuş; yani ilim varsa, İslâm canlıdır, güçlü kuvvetlidir; yoksa ölmüş demektir. İlim olduğu zaman İslâm şuurla uygulanır, ihlas ve samimiyetle yaşanır, iman sağlam olur, ibadetler hâlisâne yaşanır, sosyal hizmetler iyi yapılır, kötülüklerle ciddi mücadele edilir, düşmana karşı mükemmel hazırlanılır, savaşta cansiperâne çarpışılır, iman galip gelir, küfür mağlup düşer, İslâm yayılır, müslümanların yüzü güler, yeryüzüne hayır hâkim olur.

O halde ilme sarılacağız, gerçek alim olacağız, müslümanları kaliteli, meziyetli, bilgili, görgülü, ahlâklı yetiştireceğiz. Müslüman, Amerika’daki, Japonya’daki, Avrupa’daki meslektaşlarından daha ileri, daha yüksek, daha başarılı olacak. Onları mutlaka yakalamalı, geçmeli, geride bırakmalıyız. Aksi takdirde İslâm “aziz” olamaz, müslüman izzetli, itibarlı, saygın, sözü geçerli olamaz, yeryüzünde fitne, fesat, zulüm, katl, gadr, harp, darp eksik olmaz.

Sosyal ilimlerle meşgul ilim adamlarımız, önce müslümanlar arasındaki irtibat kopukluğunu tamir etmeli, onların morallerini yükseltecek, güçlerini sosyal, kültürel, psikolojik, politik etkinliklerini artıracak tedbir ve çareleri bulmalıdır.

Müslümanlar, önce kendi yaşadıkları ülke içinde dağınık ve derbeder duruma son vermeli, yersiz ve haksız rekabet ve çekişmeleri bırakmalı, inançlı ve ihlaslı gruplar arasındaki özlenen birlik, beraberlik ve iş birliğini sağlamalı, ülke meselelerine sahip çıkmalı, yönetime hâkim olmalıdır.

Bundan sonraki merhale, müslüman ülkeler ve halklar arasındaki irtibat ve iş birliğini sağlamlaştırmaktır. Müslüman ülkeler, aralarında şu anda var olan ortak teşkilat ve organizasyonlara ciddiyet vermeli, işlerlik kazandırmalı, gereken yenilerini de hemen kurmalı; politik, ekonomik, sosyal, tarihî, kültürel, dinî ve milli konularda mutlaka birlikte hareket etmeli, birbirlerini her ne pahasına olursa olsun, düşmanlara karşı korumalı ve desteklemelidir. Müslümana karşı düşmanla iş birliği, çok büyük bir vebal ve dalalettir; halklar, yönetici ve devlet adamlarına böyle davranmada asla müsamaha etmemeli, böyleleri varsa şiddetle işbaşından uzaklaştırılmalıdır.

Müslüman ülkeler genellikle ilim ve teknolojide, rakiplerinden geri durumda olduğundan, bu açığı kapatmada çok ciddi çalışmalara girmek, çok büyük yatırımlar yapmak zorundadırlar. Öncelikle orduların savunma sistemlerini güçlendirmeleri; demode ve tesirsiz silah, araç, gereç ve teçhizatı bırakmaları; bunların yerine çok yeni ve modernlerini, sanayilerini kendi ülkelerinde kurarak ikâme etmeleri vazgeçilmez şart olarak görülmektedir. Çünkü bugün, Bosna-Hersek’te, Kafkasya’da... zalim düşmana, hatta yurt içinde teröre ve anarşiye karşı başarısızlık, büyük ölçüde alet ve silah kalitesi bakımından düşük olmaktan kaynaklanmaktadır.

En önemli mücadele sahalarından biri de “ekonomi”dir. Bugün dünya üzerinde kıyasıya bir ekonomik savaş sürdürülüyor. Bazı ülkeler bozuk ekonomik dengeleri sebebiyle çöküp dağılırken, diğer başkaları da güçlü ekonomileri sayesinde esaret ve bağımlılıktan kurtuluyor, hürriyetini satın alıyor, refah ve mutluluğa ulaşıyor.

O halde müslüman da ekonomik yönden çok güçlü olmak için gece gündüz çalışmalıdır. En verimli ve kârlı iş sahalarını arayıp bulmalı, rakiplerinden daha çok mesai yapmalı, daha çok üretim sağlamalı, ihracatı artırmalı, ithalatı mümkün olduğu kadar kısmalı, israfı önlemeli, tasarrufa riayet etmeli, düşmanın mal ve üretimini kullanmamalı, mümkün olduğu kadar dost ve müttefik malını tercih etmeli, içte ve dışta sermaye güçlerini birleştirerek, büyük firmalar kurarak çalışmalıdır.

Allah celle celâlüh Kur’ân-ı Kerîm’inde, “kûnû ensâra’llâh: Allah’ın yardımcıları olunuz!”10 buyuruyor. Bugün birçok yerde müslüman toplumlar zulüm altındadır; Batı, Moskova yerine şimdi “Mekke”yi hedef almış saldırmaktadır; mü’minler mazlum, mağdur ve mağlup durumdadır; Hepimiz, onları kurtaracak çalışmaları yapmak, tüm gücümüzü Allahu Teâlâ’nın rızasını kazanmak yolunda, akıllı, mantıklı, hayırlı, olumlu, verimli bir şekilde kullanmak zorundayız. Durum çok ciddi ve vahimdir.

O halde bir saniye bile kaybetmemeli, hemen en ciddi ve ilmî şekilde çalışmaya başlamalıyız ki Allah’ın davasında suçlu ve sorumlu duruma düşmeyelim.

*


Dipnotlar
1. Suyûtî, ed-Dürrü’l-mensûr, II, 124. Ayrıca bk. el-Câmiu’s-sağîr, hadis no: 5711; Münâvî, Feyzu’l-kadîr, IV, 127; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl, X, 230, 324, hadis no: 28661, 28944.
2. 61/Saff, 14.



iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et