Mezhebimizin muhterem imamlarından Ebû Yusuf rahmetullâhi aleyh buyurmuş ki:
“Gerçek ilim öyle bir şeydir ki sen ona kendini tamamen (külliyen) vermezsen o sana bir kısmını (cüzünü) bile vermez. Üstelik, ona kendini tamamen verdiğin zaman dahi onun sana kendinden bir kısmını vereceği yine de şüphelidir.”196
Demek ki gerçek ilim adamı olmak zordur, çok şarta bağlıdır. Bütün gayretine rağmen bazıları o payeye ulaşamaz. Bu yüzden, sahtelerin bolluğuna rağmen hakiki ilim erbabını çok az görüyoruz.
Bendeniz âciz ve bîçareye göre de ilim ve hakikat nadir, kıymetli ve ürkek bir kuş gibidir. Üzerine paldır küldür varır, aceleci, temkinsiz ve usulsüz davranırsan onu uçurur, elden kaçırırsın. Veya değerli, nadide, hassas bir çiçek gibidir. Hoyratça yapışırsan kopar, sararır, solar. Yahut da nazlı, narin ve nazenin bir sevgilidir. Kibar davranmazsan küser, kaçar ve sana râm olmaz.
Kuru Akıl’a
Sen ki beş vakit namaz kibriyle ferahtasın,
Günahım yok sanırken en büyük günahtasın!197
Vazgeç inkârcı akıl şu sefil “acaba”dan,
Cabadan yaratıldın, bari gitme cabadan!..198
Yok mudur sende kuzum, meçhûle biraz saygı,
Ötelerden ürperiş, dipsiz göklerden kaygı?..199
Anlamak yok çocuğum, anlar gibi olmak var,
Akıl için son tavır, saçlarını yolmak var.200
(Necip Fazıl Kısakürek)
Akla bakma er tecellî nûruna
Şem’a hâcet kalmaz erdikte sabâh
Ey Hüdâyî’den nasîhat isteyen
Hakk’a kul ol bulmak istersen felâh.201
(Aziz Mahmûd-ı Hüdâyî)
*