7 Cemaziyelahir 1442 | 20 Ocak 2021
 
A257D1D7-A390-443A-A8A7-3ED77B0D1AAE
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Makaleler
    • İslam Dergisi Başmakaleleri
    • Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri
    • İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri
    • Panzehir Dergisi Başmakaleleri
    • İdeal Yol
Makaleler > Panzehir Dergisi Başmakaleleri

Din, Sağlık, Toplum, Medeniyet ve Saadet



Panzehir, sy. 33 (1996)

İslâm dini, insana iki cihan –dünya ve âhiret– saadetini kazandırmayı amaçlar, hem dünya hayatı ile ilgili huzur ve saadet getirecek emir, yasak ve tavsiyeleri ihtiva eder, hem de âhirette cennete girmeyi, ebedî saadete kavuşmayı, cehenneme düşüp; cayır cayır yanmamayı sağlayacak mâneviyat yollarını öğretir.

İslâm dininin ve şeriatın bütün ahkâmı dikkatle incelenir ve çok kısa bir şekilde özetlenirse görülür ki o, şu beş şeyi korumayı ana gaye edinmiş, hedef almıştır:

1. Dini ve akideyi,

2. Aklı,

3. Bedeni,

4. Nesli,

5. Malı...

Bu sebepten, batıl inançlarla mücadele eder, içkiyi, zinayı, israfı, katilliği, yasaklar; mala, cana, bedene, sıhhate zarar vermeyi engeller; bebeği, nesli, çocuğu, aileyi, toplumu, cemaati, ümmeti korur...

Acaba müslümanlar fıkıh kitaplarında da açıkça yazılan, bu ulvî gayeleri anlayabilmişler midir? Maalesef hayır! Emirlerin aksini yapar, yolun tersine gider, günaha dalar, kendilerini de toplumu da çevreyi de mahvederler. Bunda, tabii kendileri kadar, gayrimüslim emperyalist düşmanların, zalim ve gafil yöneticilerin, kötü ve sapık eğitimcilerin de payı büyüktür. Bunu, başka ülkeleri gezip gördüğümüz zaman çok iyi anlıyoruz.

Şu anda Avustralya’dayız. Tertemiz, yemyeşil şehirler, kasabalar, parklar, geniş ve ağaçlı sokaklar, muazzam, planlı mahalleler, rahat, bahçeli evler, temiz akarsular, ferah sahiller, büyük ormanlar, türlü türlü enteresan ağaçlar, bakımlı çimenler, tozsuz dumansız temiz havalar, ucuz gıdalar, bol meyveler, geçerli sosyal güvenceler, sigortalı yaşamlar, güzel tıbbî hizmetler, tedavi imkânları vs., vs.

Başka ülkelerin yönetimleri, halklarına gerçekten hizmet veriyor, ortada sonuç var; dinî kuruluşlar dimdik ayakta; halk din adamlarına bağlı; sosyal ve kültürel kuruluşlar canlı, güzel ve sağlıklı işliyor. Herkes rahatına, sıhhatine düşkün, kurallara itaatli, güvenlik kuvvetleri çevik ve salahiyetli, otoriteyi kurmuş, kendisini sevdirmiş ve saydırmış, belediyeler güçlü, kimse izinsiz bina yapamaz, planı değiştiremez, gecekondu, kaçak inşaat yok, yollar tamam, su bol, elektrik kesintisiz, temizlik işleri iyi, şehir planlamaları güzel, arsa bol, herkesin evi var, bahçesi var, havuzu var, sağlık ve tedavi imkânı var, işsizlik maaşı var...

Bizim derbederliğimizin, onların muntazamlığının kaynağı ne acaba? Bizim savruk, asi, düzensiz insanımız bile oraya gidince nasıl hizaya geliyor. Bunlarda rüşvet, adam kayırma, suistimal hiç yok mu?

Dinimiz temizliği emrederken, biz müslümanlar niye temizliğe riayet etmiyoruz, dinimiz düzenliliği tavsiye ederken biz niye kuralları çiğniyoruz; başka milletler sağlığına gözü gibi bakar, kollarken, biz niye sağlığımızı tahrip ediyor, bedenimizi hoyratça yıpratıyor, ciğerimizi zifirle dolduruyoruz; adalet mülkün temeli iken bizim toplum niye hep kanunsuz işler peşinde... Çünkü bizim toplumumuzda zihniyet bozulmuş, değer hükümleri tahrip edilmiş, hürriyetler kısıtlanmış, hakkı söyleyen tepelenmiş, zalim baş tacı edilmiş, dalkavukluk özendirilmiş, suçlu cezasız kalmış, din dışlanmış, din alimleri kötülenmiş, dinî kurumlar yıkılmış, bunların hepsi de inkılap icabı diye hoş görülmüş, toplumun örfü, âdeti, âdabı, zevki, şevki, mânevî müesseseleri, kontrol mekanizmaları, adalet teşkilatı harap edilmiş, iyi insanlar hapse veya darağacına götürülmüş de ondan işler böyle tersleşmiş.

Bizim devrimcilerimiz ya dünyayı hiç tanımamış, laikliği anlamamış, medeniyeti hazmedememiş ya da düpedüz vatan haini...

Buradan çok iyi görülüyor: Hayat öyle entegre, öyle muazzam bir sistem ki her şey o kadar birbiriyle ilgili ve bağlantılı ki mâna-madde, din-devlet öyle iç içe ki!

Dini tahrip ederseniz, devlet de düzen de hak da adalet de elden gidiyor; her şey altüst ve herc ü merc oluyor.

Allah celle celâlüh, bizim aydınlarımıza, devrimbazlarımıza, sorumsuz sorumlularımıza, devlet adamlarımıza, zinde güçlerimize akıl, fikir, ilim, irfan, iz’an versin ve merhamet ihsan eylesin, gerçeği göstersin, hakka ve hizaya getirsin!

*


iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et