6 Cemaziyelahir 1442 | 19 Ocak 2021
 
A257D1D7-A390-443A-A8A7-3ED77B0D1AAE
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Makaleler
    • İslam Dergisi Başmakaleleri
    • Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri
    • İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri
    • Panzehir Dergisi Başmakaleleri
    • İdeal Yol
Makaleler > İslam Dergisi Başmakaleleri

Düşmanların Gizli Emelleri



Ekim 1988

Geçen ay meşhur bir sanayici, boyundan çok büyük bir iddiada bulunmuş ve galiba: “Biz Osmanlı devresinde başarılamamış bir işi başaracağız, tüm Türkiye halkını hıristiyanlaştıracağız...” filan gibi sözler sarf etmiş. Taşra olduğundan işin aslını tam teferruatıyla öğrenemedim.

Ama haber doğru olabilir, çünkü AT’a (Avrupa Topluluğu) girme kararı Türkiye’de bazı İslâm düşmanlarını haylice gayretlendirdi ve cüretlendirdi. Dikkat ederseniz basında İslâm’a doğrudan sataşma ve saldırılar yoğunlaştı, kapitalizm bu konuda komünistlerle koalisyon halinde. Haçlı emelleri sahnede; halk arasında pervasız misyoner faaliyetleri; basın, yayın, sinema ve TRT’de aleni Hıristiyanlık reklam ve propagandaları ne kadar çoğaldı!

Başarırlar mı?

Biz çalışmazsak, gafletten uyanmazsak bizim ülkede belki belirli, sınırlı sonuçlara ulaşabilirler; genelde değil. Çünkü Allah’ın nurunu tamamen söndürmeye kimse güç yetiremeyecek, bu konudaki hevesleri hüsrana uğrayacak; kıyamete kadar Allah’ın sevdiği, dinine hizmet edici bir hayırlı grup daima mevcut olacak (Allah bizi onlardan eylesin); hatta inşaallah müslümanlar kelime-i tevhîdle Roma’yı bile fethedecekler.

Daha kendi kanunlarımızla yönetilirken henüz Avrupa Topluluğu’na girmeden başlatılan bu akla, mantığa, tarihe, gelişmeye ters, yobaz, yoğun, çirkin ve azgın çalışmalar, tamamen onların yönetim ve denetimine geçildiği, azınlık hâle düşüldüğü zaman müslümanların başına neler gelebileceğini gösteren emare ve işaretler değil mi? Bizim cahil ve gafiller akıllarını başlarına toplasın, uyansınlar artık!

Bu gayrimüslimler çifte standartla çalışır, önce kuzu postuna sarılır, sonra kurtlaşırlar. Onların yaldızlı görünümüne aldanmamalı. Asırlarca süren haçlı seferleri, engizisyonlar, mezhep savaşları, evvelce İslâm hâkimiyetindeyken hıristiyanların eline geçen ülkelerde müslüman ahaliye reva görülen baskılar, zulümler, toplu saldırı ve vahşi katliamlar, Afrika’daki cinayetler, papazlar yönetimindeki Kıbrıs’ta şahit olduğumuz insanlık dışı alçakça olaylar, İsrail işgaline uğramış bölgelerde Mısırlı ve Filistinlilere, modern ve demokratik Amerika’da müslüman zencilere yapılan dehşetli muameleler ve dalavereler fikrimizi teyit eden haklı ve ibretli misallerdir.

Bizim okumuşlarımız maalesef ekseriyetle safdil ve gafildir; insanı çileden çıkaran bir sorumsuzluk, vurdumduymazlık ve şapşal bir iyimserlik içindedir; zevki ve keyfi peşindedir; evrim, devrim, uygarlık, çağdaşlık ve modernlik laflarıyla büyülenmiş, uyutulmuş ve aldatılmıştır; halka tepeden bakar ve millî, mânevî değerlerimize karşı çıkarlar. Komünizm ve şeriat gelecek diye ürkütüldüklerinden, doludizgin emperyalizmin tuzağına, siyonizm ve Hıristiyanlığın kucağına düşüyorlar; yağmurdan kaçarken doluya tutulacak, Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olacak, boynuz umarken kuyruk ve kulaktan mahrum kalacaklar.

Münafık, kâfir ve mürtetler, bizim yarı aydınımızın bu bönlüğünden iyi faydalanmış, iyi organize olmuş, dışarıdan kuvvetli destekler bulmuşlardır; ne kadar iyilik görmüş, nimetini yemiş de olsalar çoğu bu ülkeye candan bağlanamamıştır, kökleri ve gönülleri maalesef dışarıdadır, gizli emeller peşindedir, sayıları azdır ama basına, sanat, kültür ve eğitim alanlarına hâkimlerdir; ticaretle olağanüstü zenginleşmiş, ülke sanayiine el atmış, iç ve dış politikaya doğrudan veya dolaylı yolla etkili olma mekanizmasını kurmuşlardır.

Ülkenin asıl sahipleri nerede, ne durumda ve ne yapmalı? Artık daldıkları derin uykudan uyanmalı, şuurlanmalı ve çok çalışmalı değil mi?

Evet! Ecdat yadigârı ve ata emaneti şu güzel diyarlara sahip çıkmalı; şu masum, mağdur ve mazlum millete el uzatmalı, şu şehit evlatlarını maddî ve mânevî her türlü tehlikeden koruyacak tedbirleri almaya yönelmeli;

Her türlü çekişme ve ihtilafı bırakıp hak yolda birleşmeli; keselerin ağzını açmalı, her türlü maddî ve mânevî fedakârlığı göze almalı;

Nesilleri öz kültürümüze bağlı, imanlı ve şuurlu yetiştirmek için büyük eğitim müesseseleri kurmalı;

Basına, radyo ve televizyona, videoya, kültür hayatına hâkim olmalı; küçük ve perakende sermayeleri birleştirip, yabancılarla yarışacak güçlü şirketler oluşturmalı, ticarete, sanayiye, ithalat ve ihracata, iç ve dış taahhüt işlerine kök salmalı;

Zengin finans kaynakları sağlanmalı...

Özet olarak, her türlü şahsî işten önce İslâm’ın savunulması, tanıtılması, yayılması, halkın irşadı ve iman hakikatlerinin tebliği için canla başla çalışmalı veya çalışanları var gücüyle desteklemeli.

Emanetlerini elden kaçırırsak, yarın ecdadın yüzüne nasıl bakacak; Allah’ın dinine destekçi olmazsak hesap günü Rabbimize nasıl cevap vereceğiz?

Görmüyor musunuz, düşmanlar nasıl canla başla çalışıyor?

*


iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et