15 Cemaziyelahir 1442 | 28 Ocak 2021
 
A257D1D7-A390-443A-A8A7-3ED77B0D1AAE
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Makaleler
    • İslam Dergisi Başmakaleleri
    • Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri
    • İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri
    • Panzehir Dergisi Başmakaleleri
    • İdeal Yol
Makaleler > İslam Dergisi Başmakaleleri

Müslümanların Asıl Kusuru



Temmuz 1992

Dünyada bir milyardan fazla müslüman var; yani takriben her beş kişiden biri müslüman ama dünyanın birçok bölgesinde müslümanlar hep mazlum ve mağdur, esir veya mustazâf; fakir ve sömürülmekte, cahil ve geri kalmış, derbeder ve düzensiz.

Sebep ne?

Temel ve asıl sebep, Kur’an’ın ahkâmından, dinin esaslarından, imanın ruhundan, irfanın nurundan uzaklaşmaları... Öbür üzücü görüntüler bunun sonucu, cezası...

İslâm’da hiçbir kusur ve ayıp yok; mevcut bütün kusurlar, müslümanların acayip ve garip Müslümanlıklarında...

İslâm, ilme, alime çok büyük önem veriyor; müslümanlar, ilmî iyi takip edip öğrenmemiş, gayrimüslimlerden çok geri kalmışlar; hem de bir zamanlar bu bakımdan çok yüksek ve ileri seviyede bulundukları halde...

Kur’ân-ı Kerîm: “Bütün müslümanlar birbirlerinin kardeşidir.”97 buyuruyor. müslümanlar birbirlerinden habersiz, ilgisiz, sevgisiz, kim kime dum duma; bir yanda petrol zengini milyarderler, bir yanda veremden kan kusan, sefaletten ölen zavallılar... Gemisini kurtaran kaptan, komşusu açlıktan ölse umurunda değil...

Müslümanın müslümana, kanı, canı, malı, ırzı, şerefi haram, onlara asla yan bakamaz, el uzatamaz, zarar veremez; ama müslümanlar birbirine hasım, düşman, rakip, ihtilaf ve tefrikada, çekişmede, gıybette, suizanda, dedikoduda. Komşu komşuyla, kardeş kardeşle, derviş dervişle geçinemiyor, mürit şeyhine vefasız.

Müslümanın din düşmanı gayrimüslime karşı, elinden geldiği kadar silah, cephane, kuvvet, ordu, sığınak hazırlaması Kur’an’ın emri; ama müslümanlar lakayt, laubali, hazırlıksız, plansız, programsız, tedbirsiz...

Bugünün acayip kafalı müslümanı ile gerçek İslâm arasında sayılamayacak kadar çok farklar belirmiş, müslümanın kalitesi olabildiğince düşmüş...

Müslümanlar, özel rûhî ve derunî bir iş olan ibadeti cemaatle yapmaya teşvik olunmuşlar; birlik ve beraberlik içinde, yekpare ve yekvücut bir ümmet, küfrün karşısında tek bir millet olarak tavsif edilmişler; namaz cemaatle kılınınca sevabı kat kat fazla; Cuma, bayram, hac gibi ibadetler topluca yapılıyor; çeşitli ırklar iman potasında eritilmiş, nice kavimler bir “hilafet” ve “imâmet-i kübrâ” tarafından asırlarca yönetilmiş...

Ama bugünkü müslümanların beyne’l-müslimîn, ciddi, aktif, güçlü, kuvvetli, varlıklı, merkezî bir İslâmî organizasyonu yok. Hilafet ilga edilmiş, müslüman ülkeler arasındaki bağlar koparılmış; aynı sosyal ve kültürel yapıdaki halklar ve ülkeler sun’î olarak parça parça bölünmüş, istismar ve sömürünün pençesinde; ayrı ayrı İslâm devletleri birbirleriyle rekabet ve kavgaya itilmiş, başlarına hain ve zalim, emperyalistlerin ajanı yöneticiler tayin edilmiş, yüz tanesi bir araya gelse müsbet bir tek iş üretemiyor, halklarını boş ümitler peşinde yıllar boyu oyalıyor.

Buna mukabil batıl dinlerin çeşitli, güçlü kuruluşları var; Hıristiyanlığın Katolik ve Ortodoks kilise teşkilatları, barışta ve savaşta etkili, harıl harıl çalışıyor. Mesela Roma’daki papalık müstakil bir devlet statüsünde, fevkalade zengin, organize, dünya siyasetinde ve hıristiyan devletlerin iç politikalarında aktif ve etkin.

Yahudiler, siyonizm teşkilatı sayesinde, kendilerine en büyük iyiliği ve yardımı yapmış olan Osmanlı Devleti’ni parçalayıp, Orta Doğu’ya yerleştiler; hâlen sayıca az olmalarına rağmen birçok ülkenin yönetimini, kültürel hayatını, ekonomisini, dünya ticaretini ele geçirmiş, istediğini istediği ülkeye empoze ettirip yaptırabiliyorlar...

Batılı devletlerin, daha başka, mason locaları, Lions kulüpleri, Rotary kulüpleri, Bilderbergler, misyoner teşkilatları, Yehova Şahitleri gibi nice nice dinî, sosyal, siyasî, gizli, âşikâr, etkili, faal teşkilatları var...

Ama biz müslümanların böyle kuruluşları yok; kurulmamış, kurulanlar tahrip edilmiş, kapatılmış, yasaklanmış...

Emperyalistler bir İslâm ülkesini ele geçirdiler mi önce İslâm’ı unutturmaya, müslüman halkı dejenere etmeye çalışırlar, en çok, gerçek İslâm’dan, halis müslümandan korkarlar. Çünkü İslâm, iman, Kur’an, irfan, ahlâk ve mâneviyat ile ilim, çalışma, gayret, şuur, onur, basiret, hürriyet, istiklal, kalkınma, refah, mutluluk, zenginlik, güçlülük arasında kuvvetli ilişkiler, sarsılmaz bağlar, kesin etki ve tepkiler olduğunu çok iyi bilirler.

Müslümanlar eğer ezilmek, sömürülmek, horlanmak, dışlanmak, yağmalanmak, öldürülmek, mazlum ve mağdur duruma düşürülmek istemiyorlarsa gerçek İslâm’a, Kur’an’a dönsünler.

Mü’minler, izzetle, şerefle, itibarla, rahat ve müreffeh yaşamak; huzur ve saadete ermek, yüce mânevî derecelere yükselmek, iki cihanda bahtiyar olmak temennî ediyorlarsa, en çok ihlası, îmân-ı kâmili, irfanı tahsile sa’y ü gayret eylesinler.

Çünkü gerçek mü’minlere yardım ve nusret etmek Cenâb-ı Hakk’ın sadık vadidir.

*


iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et