29 Şaban 1442 | 11 Nisan 2021
 
A257D1D7-A390-443A-A8A7-3ED77B0D1AAE
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Makaleler
    • İslam Dergisi Başmakaleleri
    • Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri
    • İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri
    • Panzehir Dergisi Başmakaleleri
    • İdeal Yol
Makaleler > İslam Dergisi Başmakaleleri

Dış Politikada Yeni Ufuklar



Ocak 1995

Yıllardır dış politikamızı –millî iradeye rağmen– ters yürütenler, bugünlerde büyük hüsran içinde. Yavaş yavaş yaptıkları büyük yanlışlıkları görmeye başladılar. “Dost dost diye diye” sarıldıkları Batılılar onları dışlıyor, reddediyor. Müttefiklerinden her yerde vefasızlık, anlayışsızlık, hile, kalleşlik, iki yüzlülük ve düşmanlıkla karşılaşınca yeni arayışlara ihtiyaç olduğu artık açıkça ortaya çıkıyor.

Yunanlılar –NATO içinde üye olmalarına rağmen–, Sırplar ve Ruslar’la Batı bloğunun klasik amaçlarına ters anlaşmalar yapma yolunda bildiğini okuyor; Balkan ülkelerini yanına almaya çalışıyor; bize karşı düşman bir cephe oluşturuyor; Ortodoks ittifakını perçinliyor, Bulgar iç seçimlerine etki ediyor... da biz ona karşı niye etkili, millî, dinî tedbirler almıyoruz? Ortodoks patriği Yunan emelleri için dünyayı dolaşırken, bizim din teşkilatımız niye İslâm ülkelerinde çalışma yapmıyor; niye müslüman halkların sempatisini ve desteğini kazanmaya gayret etmiyoruz; niye tüm İslâm âlemindeki geleneksel itibarımızı harekete geçirmiyoruz?

Üstüne üstlük millî hatta dinî hüviyetteki makam ve şahsiyetler; İslâm düşmanı hıristiyan ve yahudi mantığı ile hareket ediyor, “radikal” adıyla Müslümanlık’la uğraşılıyor, müslümanlar düşman görülüyor!

Şimdi içeride sakalla, başörtüsüyle, mü’minlerle, dindarlarla uğraşmanın; devrimbazlık, ilericilik, laiklik havarîliği yapmanın faydası kime? Böyle yapanlar bindikleri dalı kestiklerini, milleti böldüklerini, millî menfaatleri darbelediklerini, kendi kendilerinin hem dünya hem de âhiretlerini mahvettiklerini göremiyor, anlayamıyor mu? Hıristiyanlarla; Sırplarla, Ruslarla, Ermenilerle, Rumlarla ve yahudilerle ağız ve kafa birliği yapıp İslâm’a saldıranlar; müslümanları düşman görenler; var güçleri ile onları engellemeye çalışanlar; ne kadar büyük gaflet ve dalalet, hatta hıyanet içinde olduklarını farkedemiyorlar mı?

Batı ülkelerinin ve Rusya’nın politikalarını çizen ve şekillendirenler, ekseriyetle İslâm’a ve Türkiyemize karşı halkımızı güzel din ve zengin kültürümüzden koparmaya, topraklarımızı bölüp parçalamaya, bizi yok etmeye alenen çalışıyorlar. O halde tedbir almalıyız. Ülkemiz üzerinde kötü emelleri olmayan yeni müttefikler bulmalıyız. Batı ülkeleri içindeki akıl, insaf, vicdan ve sağduyu sahibi kimseleri de kazanmaya, kendi tarafımıza çekmeye çalışmalıyız.

Doğumuzda, halkının yarısına yakını Türk olan, nüfusu 60 milyona yakın, Orta Asya ve Uzakdoğu ülkeleri yolu üzerinde kilit mevkiinde bulunan koca bir İran var. Niye onunla kuvvetli dostluk ve iş birliği yapmayalım? Bendeniz üniversitede profesör iken devletin resmî bir heyeti ile görevli olarak bir defa İran’a gittim de peşinden bin bir baskı, takip, soruşturma geçirdim. Ne oluyor yani? Bu ne kör politika ve abuk sabuk inat?

Yüzlerce yıllık tarihî düşmanlarımızla politika icabı dostluk kuruyor, ittifak yapıyor, birleşmeyi düşünüyoruz da din, dil, tarih ve kültür bağlarımız olan komşularımızla niye soğuk ve ilgisiz, muhalif ve iş birliksiz duruyoruz? Bu ne acayip iş ve yamuk mantık?

Uzakdoğu’da muazzam bir güç olarak Çin var; Amerika onunla ticarî, siyasî bağlar kuruyor da biz niye geride kalıyoruz? Çin’e büyük ilgi göstermeli; tarihini, kültürünü, dilini öğrenmeye çalışmalı, onunla mutlaka geniş ticarî, siyasî ilişkiler kurmalıyız.

Güneyimizde yemyeşil, koskoca bakir bir kıta olarak Afrika duruyor; yarıdan çoğu müslüman, temiz, mazlum, iyi insanlar... Bizi çok seviyorlar. Onlara kalkınmalarında yardımcı olmalı, her türlü iyiliği yapmalıyız. İyi bilelim ki Afrika, bize çok geniş imkânlar, iş ve ticaret sahaları açacak, maddî-mânevî büyük menfaatler sağlayacak muazzam bir kıta...

Balkanlar’daki, Kafkasya’daki, Orta Asya’daki, Uzakdoğu’daki, Güneydoğu Asya ve Avustralya’daki ırkdaş ve dindaşlarımıza sahip çıkmalı, onları korumalı, kollamalı, kalkındırmalı ve geliştirmeliyiz; İslâm’ı Kuzey ve Güney Amerika’ya tanıtmaya, yaymaya ve yerleştirmeye yardımcı olmalıyız...

Görüyorsunuz ki önümüzde ve elimizde ne kadar büyük fırsatlar, ne kadar mühim imkânlar var. Bunları görmek ve kullanmak dış politikacılarımıza zor gelebilir. Ama biz halk olarak ve bilhassa müslüman münevverler olarak harekete geçmeli, sivil ticarî, sınaî ve kültürel çalışmalar için kollarımızı sıvamalı, yoğun çalışmalara girişmeliyiz. Elhamdülillah müthiş bir nüfus potansiyelimiz ve şâyân-ı hayret bir nüfuz kabiliyetimiz, mükemmel bir bilgi birikimimiz var. Elemanlarımız yetişti, çoğaldı; müesseselerimiz kuvvetlendi, finans kaynaklarımız zenginleşti. Düşmanlar çatlasa da gelişmeye, yayılmaya, yükselmeye devam edeceğiz, hudutlardan taşıp cihana yayılacağız, hayrı ve hakkı her yerde hâkim kılacağız inşaallah!

Sen de üzerine düşeni düşün, iyi hazırlan, elinden gelen gayreti sarf et, bu ulvî gayenin tahakkuku çalışmalarında yerini al!

Allah’ın izniyle istikbal bizimdir; ve’l-âkıbetü li’l-müttakîn ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidi’l-mürselîn, Muhammedin ve âlihî ecma’în.

*


iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et