6 Cemaziyelahir 1442 | 19 Ocak 2021
 
A257D1D7-A390-443A-A8A7-3ED77B0D1AAE
Üye Girişi | Üye Ol
  • ANA SAYFA
  • KUR'AN-I KERİM
    • Okuyun
    • Dinleyin
    • Bilgilenin
  • SON PEYGAMBER
  • TASAVVUF
    • Tasavvufa Dair
    • Yolumuzun Esasları
    • Hatm-i Hacegan
    • Evrad-ı Şerif
  • M. ZAHİD KOTKU (RH. A.)
    • Hayatı
    • Fotoğrafları
    • Kitapları
    • Sohbetleri
  • M. ES'AD COŞAN (RH. A.)
    • Hayatı
    • İslam Anlayışı
    • Tasavvuf Anlayışı
    • Hizmet Anlayışı
    • Kitapları
    • Başmakaleleri
    • Sohbetleri
    • Fotoğrafları
    • Anma Programları
  • M. NUREDDİN COŞAN
  • SIK SORULAN SORULAR

  • Makaleler
    • İslam Dergisi Başmakaleleri
    • Kadın ve Aile Dergisi Başmakaleleri
    • İlim Sanat Dergisi Başmakaleleri
    • Panzehir Dergisi Başmakaleleri
    • İdeal Yol
Makaleler > İslam Dergisi Başmakaleleri

İş İşten Geçmeden



Aralık 1986

İslâm dini bizden ne istiyor, düşünelim:

Temizliğin her türlüsü, intizam, çalışkanlık, vazife şuuru, hizmet aşkı, ilim, feraset, tedbirlilik, fedakârlık, sevgi, saygı, kardeşlik, yardımlaşma, iş birliği, tebliğ, irşad, cihad, izzet, şeref, hürriyet vs. İşin aslı, yazıda, kâğıtta ve kitapta veya sözde ve dilde böyle olduğu halde İslâm âleminin bugünkü manzarası ve müslümanların ekseriyetinin durumu maalesef böyle değildir. Bilhassa Osmanlıların gerilemesi ve yıkılmasından sonra daha çok barizleşen görünüm:

İlmî ve fennî gerilik, derbederlik, tembellik, gaflet, rehavet, cehalet, sorumsuzluk, bigânelik, vurdumduymazlık, keyfe düşkünlük, zevkperestlik, bencillik, hodbinlik, rekabet, tefrika, husumet, adavet, kendi başına buyrukluk, asilik, takvasızlık, itaatsizlik, hubb-i dünyâ, hubb-i câh, hubb-i riyâset, nefse kul olmak, şeytana uymak, düşmana boyun eğmek, zillet, esaret, zulüm, gadir gibi bin bir türlü mânevî afet ve felaket.

Allahu Teâlâ, bu asi müslümanları, mücrim ve günahkâr kulları cezalandırmaz mı? Elbette, cezayı çoktan hak ettik. Üzerimize gökten taş yağsa yeridir. Rabbimizden bizi lütuf ve keremiyle ıslah eylemesini, günahlarımızı bağışlamasını, tekrar rahmetine mazhar buyurmasını dilemekten başka elimizden ne gelir!

Âciz kanaatime göre bugün İslâm âleminin çektiği sıkıntılar, İslâm’dan ayrılmalarının, Allah’ın emirlerini tutmamalarının cezasıdır. müslümanların asırlardır süren gaflet, ihmal, kusur ve günahları bugün çok acı sonuçlar doğurmuş durumdadır. Hâlen çok büyük tehlikelere mâruz durumdayız; maddî ve mânevî, dünyevî ve uhrevî helakin uçurum kenarındayız.

Bu bela ve ceza Allah’tan olduğuna göre çare de yine O’ndan gelecektir. Onun için evvela hepimiz dinimize dönmeli, tevbe-i nasûh ile tevbe etmeli, hak yola girmeli, hayatımıza Allahu Teâlâ’nın (cc.) sevdiği ve razı olduğu çeki düzeni vermeliyiz.

Çünkü dört bir yanımızda sıcak savaş rüzgârları esip durmaktadır. İslâm’ın kalesi olarak birkaç ülke ayakta kalabilmiştir. Üzerimizde kara bulutlar dolaşıyor, çok hareketli günler yaşıyor, çok ciddi tehlikelerle karşı karşıya bulunuyoruz. Her şey alt üst olabilir, savaş çıkabilir, kaderi değiştiremeyiz. Savaş, ölüm, çok önemli hadiselerdir ama daha beteri vardır. Ölümden asla korkmamalıyız, çünkü nasıl olsa bir gün başa gelip çatacaktır. Yeter ki hak yolda, kâmil bir iman ile Allah’ın sevdiği bir kul olarak ölebilelim.

Asıl tehlike gafletle yaşayıp, yanlış yolda, ters bir cephede, Allah’ın kahır ve gazabıyla, murdar olarak sû-i hâtime ile âhirete göçmektir. Aklımızı başımıza derhâl toplayarak tedbir almalı, böyle bir sonuçtan şiddetle kaçınmalı ve sakınmalıyız.

Bunun için geliniz şu ciddi günlerde, her hatanın başı ve her günahın kaynağı olan dünya sevgisini ve gafleti içimizden atalım. Dünyanın fâni ve dipsiz meşgaleleri asırlar boyu pek çok kimseyi oyaladı, zevk ü sefâsı çok kimseyi yoldan çıkarttı, ziynetleri pek çok kimseyi aldattı ama bu dünya kimseye kalmadı, kimseye ram olmadı. Bu bin kocadan arta kalan boyalı, acuze gelin gaddardır, sana da yâr olmayacaktır. Baki hayata ve âhiret mutluluğuna talip ol ki vefa ondadır.

Bugüne kadar hep dünyalık için çalıştın, gel bundan sonra da âhiret için çalış, hazırlan; cenneti kazanmak, Allah’ın rızasına ermek, cemalini görmek için gayret et!

İş işten geçmeden tüm müktesebatını, malını, bilgini, görgünü, enerjini İslâm’a tahsis eyle, şu mazlum ve mağdur insanlığa yardıma yönel!

Ferdî olarak değil, topluca, el ele, omuz omuza, sevgi ve saygıyla, birlik ve beraberlikle hareket et ki şu şartlar altında tek çıkar yol ancak bu görünmektedir.

*


iskenderpasa.com Hukuki Şartlar | İletişim Yardım | Site Haritası
Copyright 2014 Avustralya MEC Topluluğu All Rights Reserved. Sık Kullanılanlara Ekle | Tavsiye Et