İnsanlık, atom, füze, elektronik, bilgisayar ve feza çağına geldi; bilim ve teknoloji muazzam bir gelişme içinde; her gün harika buluşlar duyuyor ve görüyoruz. Hiç şüphesiz, üretim olağanüstü arttığı için insanlar, daha rahat, daha müreffeh bir yaşam düzeyine ulaştılar; daha az çile çekiyor, daha konforlu yaşıyorlar, ülkeler arası ulaşım, iletişim, turizm ve kültür temasları, insanların birbirlerini daha yakından tanımalarını, evrensel gerçekleri daha net olarak öğrenmelerini sağlayabilirdi.
Ama işler, hiç de aklı başında ve vicdanı dürüst, niyeti iyi insanların diledikleri yönde gelişmiyor. Milletler gerçekleri görmekten, Hak ve hakikate uymaktan, birbirlerinin kardeşleri olduklarının farkına varmaktan, sevişmekten, yardımlaşmaktan, adaletten, merhametten fersah fersah uzakta, birbirlerinin dertlerine çare aramak, bilimin getirdiği refahı ve mutluluğu paylaşmak şöyle dursun; aç kurtlar gibi birbirlerine saldırmak, ya da sinsi sinsi rekabetle birbirlerinin kuyularını kazmak ve ölüm fermanlarına imza atmakla meşguller.
İnsanlık uzay çağında gerçek ahlâkı ve fazileti unuttu; günden güne daha da behimileşiyor. Çünkü para, maddî imkânlar, güç, kuvvet ve yönetim, büyük ekseriyetle iki yüzlü, sahtekâr, zalim, dinsiz, imansız, ahlâksız, merhametsiz kişi ve teşkilatların elinde; fazilet sahibi, iyi niyetli insanlar ise mahrumiyetler içinde, güçsüz, etkisiz, mazlum, mağdur, makhûr, hor ve zebun durumda... Osmanlının inkırazından beri dış politikada adalet ve faziletin etkisi yok denecek kadar azaldı; bir zamanlar aslanların kükrediği sahralarda şimdi topal tilkiler ve ölü yiyen sultanlar dolaşıyor.
Mânevî sorumluluk duygusuna sahip olmayan, merhametsiz, çarpık görüşlü kararmış kalpli, hırslı, kurnaz, hilebaz, menfaatperest, sömürücü milletler ve yöneticiler, zavallı insanlığı harplere, vahşetlere, felaketlere sürüklüyor.
Binlerce insanın hayatı, kan ve gözyaşı pahasına kazanılan bu paralara lânet olsun! Silah fabrikaları, petrol şirketleri, ticaret rekabetleri, haris menfaatleri için planlar yapan, olaylar çıkaran zalimleri Allah yakın zamanda kahreylesin!
İnsanlığı bu modern barbarlık ve cahiliyet çağından kim kurtaracak, onları karanlıktan nura kim kavuşturacak; çifte standartları, sahte nezaketleri, hilekâr ve riyakâr beşerî kuralları, maskeli hırs ve sömürü düzenlerini, beynelmilel zulüm oyunlarını kim bozacak; nefsin, şeytanın, küfrün, nifakın, zincirlerini kim kıracak; zalime, zorbaya, kaba kuvvete, sömürücüye, yalancı ve dolandırıcıya kim dur diyecek; hakkı, hayrı, adaleti, insafı, merhameti, fazileti... insanlığa yeniden kim getirecek?
Elbette, mü’minler, salihler, kâmiller, alimler, fazıllar ve onlara destek verecek olan geniş halk kitleleri, suskun, kırgın, bezgin, bitkin mazlumlar, mağdurlar, müstaz’aflar...
Körfez savaşı bizim için büyük ibrettir, çünkü maskeler düşmüş, kimin hangi cephe hesabına çalıştığı ortaya çıkmıştır.
Ama aldana aldana bir gün aldanmamayı, yenile yenile bir gün yenmeyi öğreneceğiz. Uyanma, birleşme zamanı gelmiştir. Birlik ve beraberliğimizin önünde kimse karşı duramaz ama parçalanır tefrikaya düşersek birer birer emperyalizme yem oluruz.
İlahî sorumluluğumuzu hiç unutmayalım, bitmez tükenmez bir şevkle birlikte hak, hakikat ve adalet için var gücümüzle çalışalım.
Hüsn-i âkibet, galibiyet ve muzafferiyet muttakîlerindir!
*