Hidayet Allah’tandır; O’na sonsuz hamd ü senâlar olsun! Hak Teâlâ cümlemize hakkı hak olarak görüp ona tâbi olabilmeyi, batılı da batıl olarak teşhis edip ondan korunabilmeyi ve uzaklaşabilmeyi nasip eylesin! Beşerden hiçbir fert, peygamber bile olsa, istediğine hidayet kazandıramıyor; hidayet Allah’ın en büyük nimeti olduğu, sonuçta insanı cennete soktuğu için Allah onu ancak sevdiği, hayrını murat ettiği kimselere lütfediyor; kâfirlere, zalimlere, fâsıklara asla vermiyor. Bu konuda, edep ve tevazu vazgeçilmez şart; bîedep, Rabbin lutfundan mahrum kalır; mütekebbiri Allah mutlaka hor ve zelil eder.
O halde Allah’ın rızasını ve âhiretin sevabını isteyen herkes çok dikkatli, çok edepli, çok dürüst, çok mütevazı olmak zorunda.
Son olaylardan, piyasadaki politikanın ne kadar çirkin, ne kadar korkunç bir şey olduğu gün gibi ortaya çıktı. Yazıları takip ediyorum, dinden, imandan yana görünen, cihaddan, hizmetten bahseden bazı kimselere bakıp şaşıyorum: Yalandan, iftiradan, dedikodudan kurtulamıyorlar; vefa yok, sevgi yok, saygı yok, doğruluk yok, insaf yok...
Misaller:
Filanca Amerikan ajanıymış, Bush’la konuşmuş, ondan talimat almış (=çirkin iftira); oğluna, falan şahıs düğünde mersedes hediye etmiş! (=kuyruklu yalan); falan şahısla konuşuyormuş, o halde onunla birleşip falanca partiyi bölüp % 10 barajını aşmasını engelleyecekmiş! (=büyük suizan); bir başkası çıkar da yeni bir parti kurarsa dînen katline cevaz varmış! (=katmerli cehalet ve zavallı avamı cinayete teşvik).
O. A. diye bir kişi gitmiş bir şehirde konuşmalar yapmış, ayrıca solcu bir gazeteye beyanat vermiş; iyi ki vermiş, çünkü “Şecâ’at arz ederken merd-i kıptî sirkatin söyler.” denildiği gibi kendi suizanlarını, vefasızlıklarını, dostu düşmanı tanıyamadıklarını tescil etmiş oluyor, farkında olmadan, bizim onlar hakkındaki görüşlerimizin doğruluğunu ispatlıyor. Onun için bir arkadaşı onun hakkında, “Bu beyanıyla bir çuval inciri berbat etti.” demek zorunda kalmış.
Sevgili Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem) hazretleri bir hadîs-i şerîflerinde buyurmuşlar ki:
“Eminliği, güvenirliliği (emaneti) olmayanın imanı yoktur; ahdine vefası, verdiği sözüne sadakati olmayanın dini yoktur.”72
Muhterem kardeşlerim! Bu kaypak ve dönek yönetimle mi hak yolda cihad edilecek, müslümanlara hizmet verilecek?
Hem, hani İslâm’da hizmete talip olmak yoktu; vazife istenmez, verilirdi?
Ey kayd-ı hayât şartıyla saltanat talipleri, değişmez yönetim mensupları! Bırakın da müslümanlar işlerini şûra ile halletsinler, hall ü akd erbabı muhterem zevat, göreve gelecekleri, seve seve, düşüne düşüne, Allah’ın razı olacağı ölçülere göre seçsinler; sarhoşlukla ömrü geçmiş kimse veya solculukla tanınmış mâzîsi karanlık şahıs veya tabancayı çekip başkanı tehdit eden kişi aday olmasın, ahlâk ve fazilet esas alınsın, oy kaygısı İslâmî prensipleri ihlal ettirmesin! Yönetime, haksız biat sistemiyle, saltanat esasını getirmeyin, şahısları şımartıp putlaştırmayın, batılı desteklemeyin, hakkı söyleyenlere iftira etmeyin, husumet beslemeyin, gerçekleri gölgelemeyin, menfaat hırsıyla hareket etmeyin!
Yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden sakının, çünkü cehennem ehli o kadar pişman olacak ve ağlayacak ki gözyaşlarında gemiler yüzdürülseydi, yüzer giderdi; hem de yaş yerine kan ağlayacaklar...73
Allah’ın sevgili kulları için hazırladığı cennete layık olmaya çalışın ki orada gözlerin görmediği, kulakların işitmediği, hiç kimsenin hatır ve hayaline gelmedik şahâne nimetler olacak.74
Ölümü hiç unutmayın ki haktır ve herkes muhakkak onu tadacak. Hem korkun ki hiç beklemediğiniz anda ansızın gelebilir.75
Selam olsun hidayete ittiba edenlere!
*