İnsanlar mânasına pek dikkat etmese de İslâm kelimesi çok önemli bir kelimedir. İslâm, insanın aklını ve zevklerini bir kenara bırakarak kul olduğunu idrak etmesi, ferman Allah’ındır deyip O’nun iradesine teslim olmasıdır. Teslim olmak bir bilinç gerektirir. İşte bu bilinçle iyi müslüman hayatının her safhasında İslâm’ı -lafta değil- özüyle ve samimi bir şekilde yaşamalıdır. Unutulmamalıdır ki Allah işini tam yapan kullarını sever ve onlara rahmet eder. O halde dininizi tamamlayın.
Biz ecdadımızı bile anlamayacak kadar cahil insanlarız. Ecdadımız dünyaya imana dayalı medeniyetin en güzelini getirmişler ve göstermişlerdir.
Onyedinci yüzyıldaki müslümanı yirminci yüzyıldaki müslümana bakarak anlamamız mümkün değil. Yirminci yüzyıl müslümanı onyedinci yüzyıldaki müslüman ecdadının eserini aynen muhafazadan bile âciz. Ecdadımız bizim yakamıza yapışacak “Benim eserimi koruyamadın, Avrupalı’ya çaldırdın” diyecek. İşte biz böyle kadir kıymet bilmiyoruz.
İmanımızın kıymetini de aynı şekilde pek bilemiyoruz.
Orman yangını oldu mu söndürmeye giderler. Şimdi böyle zamanda bütün müslümanlar dinlerini korumakla vazifelidirler. Evvela kendi üzerindekini korusun, Müslümanlık vasfı gitmesin, bu kıymetli cevheri kaybetmesin. Bu iman cevheri gittiği zaman insanın âhireti de harap olur. Âhiretin haraplığı dünya haraplığına benzemez. İnsan bu dünyada fakir yaşasa hastalıklar içinde kıvransa Allah onu âhirette telafi eder. Ama âhirette fakirliğin çaresi yoktur.
*