Sessiz, sakin, asude bir hayatın özlemini çekiyorum; İstanbul’da, evimde oturmayı seviyorum; kütüphanemi, kitap okumayı, metotlu çalışmayı; yazılarım ve konuşmalarım, konferanslarım için iyi hazırlanmayı; bol doküman toplamayı, okuyucu ve dinleyicilerim için faydalı olacak orijinal, yepyeni bilgiler hazırlamayı candan temenni ediyorum. Aklımda pek çok mühim konu var; yazacağım, çok acil, ihtiyaç duyulan kitaplar; cevaplandırılacak nice nice meseleler sırada... Yapmamız çok zarurî ve çok hayatî olan çalışmalar bizi beklemekte...
Gel gör ki günler benim dilediğim tarzda geçmiyor; zaman ve olayların akışı çok daha başka türlü... Rüzgârın önünde hafif bir kuş tüyü gibiyim; kader beni Şark’tan Garb’a, Garb’tan Şark’a, Şimal’e, Cenub’a... sürükleyip duruyor.
Şikâyet değil; “Elhayrü fî ma’htarehullâh”: “Hayır Allah’ın takdiri ve tercihindedir.” Allah’a sonsuz hamd ü senâlar olsun! Diyar diyar gezip, türlü türlü hallerle karşılaşıp, çeşit çeşit insanlarla tanışıp, nice nice, yeni yeni bilgiler, görgüler, eşler, dostlar kazanıyorum. Şüphesiz bunda da yüce Rabbimin binbir nimeti, hikmeti var. N’eylerse hoş, hepsi güzel!
Temmuz ayı içinde bir hafta İngiltere, iki hafta Amerika olmak üzere yurt dışı seyahatindeydim. Kardeşlerimiz aile boyu eğitim kamplarını çok sevdiler maşâllah! Her yerde güzel programlar düzenleniyor, bizi de ısrarla davet ediyorlar, yarı yarıya mecburen, ama seve seve, sevine sevine gidiyoruz; çok olumlu, çok verimli, seviyeli, çok kaliteli çalışmalar yapılıyor; biz de çok memnun ve mesrur oluyoruz.
Bu İngiltere ve Amerika seyahatimiz çok hayırlı ve semereli geçti:
İngiltere’de bir merkez tesis etme çalışmalarımız başlatıldı; inşaallah kendi mülkümüz bir güzel yer yakın zamanda bulunacak, açılacak.
Amerika’da, ‘Kotku Education, Culture and Mercy Foundation: Kotku Eğitim, Kültür ve Şefkat Vakfı’ adlı bir vakıf kurma kararı aldık; hem o ülkelere tahsil için gidecek kardeşlerimize faydalı olmak, hem de oradan Türkiye’mize bilgi, teknik, görgü, malzeme, insan ve beyin gücü aktarma çalışmaları yapmak arzusundayız. Allah (celle celâlüh) tevfîkini refîk eylesin, lütfuyla yardım buyursun.
Kısaca söylemem gerekirse buralar, maddeten çok gelişmiş, ama mânen çok zayıf ve zavallı ülkeler... Bizim, tüm dış ülkelerle ilgilenmemiz, irşat ve tebliğ çalışmaları yapmamız, oralarda İslâmî müesseseler kurmamız boynumuzun borcu... Eğer bu tür çalışmaları yapmazsak mesul oluruz.
Dünyayı seks, içki, zevk, eğlence, hırs, enaniyet, nefsaniyet kaplamış; şeytan ekseriyeti kendine esir etmiş; fazilet ve insaniyet, iman ve diyanet unutulmuş. Şark’ta Garb’da herkesin hakiki imana, ilahî ahlâka, tasavvufî âdaba çok şiddetle ihtiyacı var.
Yepyeni bir aşk, şevk ve gayretle haydi hizmete!
*